Ya verdiğim emekler boşa çıkmasın... Artık üzülmek istemiorum okulda uzayan senelerime... Lütfen bir kez daha repeat yüzü görmiim, Amin.
16:07 |
Category: |
Bloğun büyüsüne inanıp buraya isteklerimi yazmaya karar verdim... Sevgili Tayfun, ben burdan ayrılmadan ve askere gitmeden beni son bi kere arasan ne olur? Bi kere daha görsem o sıçılası suratını, hı?
Bir bilsen kaç gece hayaller kurdum...
Özlem yangınları sönecek diye...
Hasreti aşk denen kurşunla vurdum...
Yarınlar çok yakın, Dönecek.. Dönecek... Dönecek...
Tezkere alsan, yine bana kalsan şımarık...
Adam olup gelsen, yine beni sarsan şımarık...
El ele versek, dünyamıza girsek...
Ooof oooff... Şımarık...
''Issız sokaklarda çınlıyor sesim...''
Sensizlik içimde yapraksız mevsim...
Karşımdaki resimler tek tesellim...
Yarınlar çok yakın, Dönecek... Dönecek... Dönecek...
21:07 |
Category: |
Ankara gecelerinde Gargizadelere 2-3 haftada 1 rastlayabilirsiniz; yakışıklı ve centilseniz, sizi bağrımıza basarız, abazaysanız dirsek darbeleriyle kovulursunuz, godamansanız piste bile çıkmayız! (:
Öncelikle Ankara gece hayatında mekanların azlığından bahsetmek istiorum. Ne kadar mekan varsa az çok hepsi hakkında bilgimiz var, gitmemiş olsak bile. Ya sorduk soruşturduk, ya internetten araştırdık bi çoğunu.. Ama bizim isteğimizi karşılayan 2 yerden başka yer bulamadık. Bunlardan biri ilk göz ağrımız olan overall, 2. katı hatta. Çünkü 1. katında genellikle 70lik dedeler (onlar kendini delikanlı sanıolar, orası ayrı ;)), entel abazalar ve öle alternatif takılan bi gençliğe eşlik eden ve gavatlıkta sınır tanımayan dallamalardan oluşan bikaç grup çıkar; İngilizce Türkçe karışık konuşan grup solistlerininse bu ülkede nerde barındıklarını anlayamayız (: 2. katsa tam bi clup ortamıdır, kopkop müzikler çalar, sağda solda elleşen, yiyişen çiftler olur, bikaç godaman yanlarına bikaç paçoz bulmuşlardır; onlar takılırlar bi köşede, ya da grup halinde eğlenmeye gelmiş, yakışıklı arkadaşlarımız olur(: ortam hoştur, barmenler süperdir; Zehraya bi kere muhteşem bi meyve kokteyli yapmıştı adam, çok özenmişti, hayran kaldım…Bide asabi bi djimiz var orda, kimseleri takmaz, bişi isteyene çıkışır, o gürültüde bile bağırırken sesi duyulur:D Kendisinin yüzünde bi falçata izi eksik, içerden yeni çıkmış, birini cinnetle doğramış da ondan yatmış gibi bi izlenim yaratıo bende kendisi(: Ama allah için dangalak Fatih Öz’e taş çıkartır şarkı listesiyle, zira bize öğrettiği muhteşem şarkı keep on risingdir(: Bir de mekan olarak çok sevdiğimiz, ortamını çok güvenli bulduğumuz Murphy’s var ki orda da bi çok anımız var… Tayfun ve amcaoğluyla yaşadığımız ilk Murphy’s deneyimi kadar hiçbirinin tadı damağımızda kalmasa da (nerdeyse bizden başka kız yoktu ortamda, biz de bunu iyi değerlendirmiştik;)) , sanırım Ankaradaki bizim istediğimiz gibi bi dekorasyona sahip olan tek disko. Ayrıca ctesi geceleri dansçı çıkıo, bazen erkek dansçı da oluo huhhaaaaahuaha :D bi tek falsosu dj Fatih Öz olan mekanda şu sıralar pek bi insan yoğunluğu olmuo, ortam olmayınca biz de eğlenemioruz haliyle.Dj Fatih bence orda silah zoruyla kendini kabul ettirmiş, adamın elinde bi koz var ama anlayamadık, yoksa kime sorsan, oranın dji kötü dio bu alemde(:
Biz genellikle mekana gireriz tüm şeklimizle; saçı yapılmış Gargi ve boyalı Gargi olarak, insan yığını şööle bi dalgalanır, herkes bi dönüp bakar sölemesi ayıp. Hatta gargimle aramızda bunun bi esprisi vardır ki; Erkekler arasındaki muhabbet: ‘Oğlum bu ne yaaa, hiç böle bişi görmemiştim’, Gargiler arasında: ‘Ay Zehraaa şu salaklar da bize bakakaldı ihihhhihi’, Erkekler: ‘Lan şuna bak, bu gargi haline bakmadan bide kırıtmaya çalışıo! Ay dur bidaa bakim nası bişi bunlar?!!!’ , Gargiler: ‘Ay Çisee çocuk takıldı kaldı bize, bide arkadaşları var, hepsi birlikte bakıolar, şimdi bakma ama… ihihihihhihhihhiiih’ , Erkekler: ‘Lan bunlar bi sevindi, kestiğimizi filan mı sandılar acaba, ay bu ne yaa DU BİDAA BAKİİM’, Gargiler: ‘Kızım bunlar bizi gözleriyle yediler, eee tabi gargicim ortama baksana, bizim gibi kız var mı hiç ortada, hıııııh!’ :D Tabii ki hiçbi zaman bilemicez onların arasında nası bi muhabbet dönüo; erkeklerin hakkımızda ne düşündüğünü hiçbi zaman bilemediğimiz gibi… (laf aramızda bi keresinde Murphy’ste gerçekten böle oldu, bikaç ayıcık bize bakıolar sanırken önümüzdeki menopozlu teyzelere dansedelim mi filan dediler, harbiden bozulduk! :D)
Bunun dışında, biz gecelere kaçıp da akarız, kimsecikler bilmez… Aslında benim kadar iii bi gözetleyici olsanız iletilerimizden çakabilirsiniz ama kimse ben ve gargim kadar sağlam ajanlar olamaz. Mesela ben tayfun-anıl ve gökhan 3lüsü üstüne, biri bizi gözetliyor yapmıştım, kim kiminle nerede ne zaman, hepsini bilirdim hehe:D Dediğim gibi, bizim takip ettiğimiz gibi bizi kimse takip edemez… (etmez de zaten;)) Bi yan komşumuz ‘Kelam eder Hasan’ın haberi olur, onu da hala anlamış diiliz, bizim kapının gıcırtısına bağlı bi otomatı var galba kendisinin, ne zaman en açık halimle çöp atcak olurum, ne zaman topukluları giyip fıyma eyleminde oluruz ki, kendisi bize sorular yöneltir:D Yurt görevlileri ve nizamiyedeki atk güvenlik de bilir kaçıp kaçıp gittiğimizi, hatta bikaç kez geç girdik falan ama atk’yı arkamıza aldık isterse topu gelsin bize bişi olmaz:D Bide o taksici amcaların dili olsa da konuşsalar var ya,ooof of! O hallerimizle bizi Eskişehir yolunda indirmediklerini her daim şükrediorum:D Ya da içlerinden biri çıkıp da ‘ yavrum evladım, ben namazımda niyazımda adamım, ne bu hal, inin lan aşşaa’ demedi hiç şükür; Ya ya ya, şa şa şa, bilken taksi çok yaşa! :D
Ben pek içmiorum gargimle çıkınca, içsem bile bi tek bişi içer bırakırım orda, yoksa gargiciğimi o godaman tayfasıyla baş başa bırakmış olurum; uyur kalırım gümbür gümbür müzikte maazallah:D Hep çok içenleri görürüz, şuur kaybı yaşarlar, biz onların o hallerine güleriz:D Ortalıkta danseder kayıp gençlik, kızlar erkeklere yapışırlar, erkekler popo avuçlarlar falan, yani temel içgüdülerini ortaya çıkartırlar, bize ters! Zaten bizimle diğer insanların akma anlayışları, gece hayatı anlayışları biraz farklı; insanlar içip sapıtırlar, o kadar içtikten sonra kendilerini dans pistine atarlar falan… Biz ortamdaki müziği dinleriz, ritme kapılırız, sağı solu keseriz, ortam bizlikse dans pistinin tozunu attırırız… Biz 80ler disko gençliği olmalıymışız aslında, vatkalarla, taytlarla, poskuruk saçlarla dans etmeliymişiz aslında:D Kim bilir, belki bi gün mekan sahibi oluruz, o kadar boşuna mı gezip görüoruz, bilgimizi sergilemeliyiz elbet bi gün:D O zaman kendi mekanımızda gargimle bana bi platform yaptırırız, başımızda birer disko topu…. (: Faşlaklıkta son noktamız bu olur heralde… Selametle….
03:28 |
Category: |
Tam olarak ne zaman ve ne şekilde başladı bilemiorum ama iyi ki de başlamış!!! Tabi ki Ankara gece hayatına girişimizden bahsediorum....Hello yani childer;) Artık ne zaman hareketli bi şarkı duysam kendimi dans pistine atmak istiorum... Hele ki belli başlı şarkılar var ki güne onları dinleyerek başlamak hata oluyor mesela Ian Carey-keep on rising diosa sen gecelere doğacaksın Garginle beraber!! Haftasonu deilse de durum fena bütün hafta cuma olmasını bekle ki gecelere akasın pardon kaçasın yani;) Nese sanırım ilk akışım bi doğumgünü vesilesi ile Overall'a olmuştu pek bi tat alamadım anlayamadım bu işleri....Sonra Aslı gacesinin doğumgünü için Overall'a gittik o zaman bi gözüm açıldı yaniii....sonrası da geldi zaten...Artık Çise ile akmak için planlar yaparken bulur olmuştuk kendimizi... Bu akmalar zaman geçtikçe artmaya başladı hatta şöle diyalogar yaşandı:" Kızım geçen sene ne kaç kere akmıştık hatırlıo musun?"
-işte iki kere Overall iki kere de Brother's
-bu sene kaç kere aktık??
-ayy şey Overall'a...... Murphy's'e de...!!!! kaç kere aktık kızım biz yaaa!!!
Neyse şu an sayıyı gerçekten ben de hatırlayamıorum ama daha çok paramız olsaydı gecelerde daha çok boy göstereceğimizden eminim! Hatta bunun için oturup çözümler üretmeye çalıştık: Kısa yoldan nasıl para buluruz taksi için? iddia oynayalım dedik kupon yattı sayısal oynadık Çise ve bende ancak birer sayı tutturmuşuz...Kızım bataklığa saplandık dedik ama vazgeçmek için hiçbi şey yapmadık dibine kadar gidelim o zaman dedik!!!
Benim için gecelerin asıl güzelliği Murphy's'e ilk gidişimizle başladı eminim Gargim için de öle olmuştur;) Ani ve asabiyetle verilen bi karar üzerine taksinin yönünü Hilton Murphy's'e çevirttik içerde bazı arkadaşlar var grur meselesi yaptım oraya gidicez...sonra taksinin içinde Çise ile para hesabı yaparken taksici de lafa daldı "abla 90'dan aşağı giremezsiniz içeri baksana Hilton!" o an yusufçuklar bi havalandı ama inadım inat bi şey olmaz die die Hiltonun kapısına geldik taksinin kapıları biz davranmadan açıldı pek bi havalı oldu yanii;) bi de bunun üstüne taksici "abla 90 olsa ii valla baksanıza krallar gibi karşılıolar." dedi onu da sineye çektik girdik içeri...Ikına sıkına kapıya geldik Çise bi cinnete geldi "aaaa ben sorucam valla giriş ücreti ne kadar die ayıp deil ya!" Kasadaki çocuğa sorduk 20 diince "hadi yaa aaa tamam o zaman yaa!!!bi şey deilmiş!!"diip cennete giriş yaptık...Hoş bi ambians kulakları zorlayan desibel pistte dans eden insanlar işte hayat bu! Haa bu arada içeri adımımızı atar atmaz Ankara Sosyete'den muhabir resmimizi çekmek istedi ama ne alaka dedik yol verdik kendisine..haa bi de Mirror'a gitmiştik ki kendisi bayaa sükseli bi mekandır gidip görelim demiştik rezervasyonumuzu yaptırıp da gitmiştik...Asansörde havalı görünen iki godaman ve bi grup gençlik var...kapıda bizi bi bayan karşıladı herkese rezervasyon sordu ben hemen atladım " şey bizim rezervasyonumuz vardı!!" dierek o iki godaman da öle apıştı kaldı bizde tıkır tıkır içeri girdik masamıza geçtik bayaa bi şekil koymuştuk..nesee şimdi Murphy's'in ilk gecesine dönelim tekrardan...Gecenin en taş iki hatunuyduk ki pistte bizimle oynamaya çalışan bi dolu erkek var kimseyi takmadan Çise ile kopuoruz bi ona dön bi buna allaah daha ne olsun beee!!! Çise hem dans edio hem de bana kızım cennete burası laaan die bağırıo....İşte o akşam yeryüzündeki cenneti gördük hala da unutamam tadı da bi o kadar damağımda kaldı!!
Sonra bi akşam yine Murphy's'e gittik ama içerisi kıyamet gibi bi sürü insan var: hayatlarında ilk defa dışarı çıkmış gibi davranan tıpçılar bi de dişçiler sapıtıolar...şoka girdik barın kenarında takılıoruz Şahin die bi çocuk muhabbet etmeye başladı benimle içeri ilk girdiğimizden beri markajında olduğumdan haberim var ama çaktırmıorum...Bi şey içmek olsun dans etmek olsun biraz daha kalın olsun die die başımızın etini yedi kendisi ama rahatsız etmedi sağolsun hiç!!! Keşke takılsaydık onlarla dioruz bazen bizim eğlence anlayışımıza yakın bulduk ama giden gitti...İşte o akşam bi çocuk gördüm ki o neydi....o tip, o saçlar o beyaz hırkası yok böle bi yüz...Geldi kulağıma eğildi ve ateş var mı die sordu ben zaten o an şoka girdim ki Çise'nin ani bi hareketi ile elimde çakmağı buldum ve uzattım sonra kalabalıkta kayboldu..sonra o çakmağı Çise bi daha kullanmadı bana verdi:D
Yine başka bi akşam Murphy's'e gittiğimizde ortalık gayet boş artık DJ Fatih Öz'ün playlistini bile ezberlemişiz yine mi bu şarkı die burun kıvırıoruz...Aman Allahım!!! o da ne!!! Oğlanın teki acayip bi şekilde dans edio ben buna "başı kesilmiş tavuk sitili" adını verdim.. milleti kolundan tutup tutup piste çekio:D kendisini ilk o akşam orada gördük sonra tekrar yine gördük bu sefer Overall'da hem de iki kere... Helal olsun sana Çise nasıl tanıdın! o mu die sordun ben bakarken kafasını sallamaya başlayınca %1500 o dedim:D
Gece kaçışlarımız devam etti böle böle; çünkü gerçekten sevdiğimizi fark ettik...hem öncesi hem sonrası ayrı bi hikaye...evden gece akmasına izin almak mümkün deil!!durum böle olunca biz de taktik bulduk kendimize erkenden yatıoruz güyaaa sonra Külkedisinin eve dönüş saatinde biz yurttan fıyıyoruz...saat on gibi hazırlanmaya başlarız amaaan daha çok var die ama yine de geç kalırız!!! İkimizde de ayrı bi telaş "ayy Çise sence saçım böle mi yoksa böle mi ii???" "Zehra allığım çok olmuş mu haaa;???"bi de aşağıda taksi beklerken bilimum yurt ahallisi ile karşılaşırsın abuk subuk sorulara maruz kalırsın:" nereye?? kantine mi??" evet canım böleee ayağımızda bölesi topuklularla ve de şu kılıkta kantine töbe yaaa:D
Yalnız son bi kaç zamandır Ankara gençliğinin farklı bi yere takıldığını düşünür olduk Murphy's hep boş godamanlar sarmış dört bi yanımızı gidersen de...Overall desen o da biraz yavan gelir oldu; ama her geceyi Murphy's'in ilk gecesiyle kıyaslayınca böle olduğuna inanmak istiorum....
Biz bi mekana giriosak herkes döner bi bakar; sanki o an müziğin sesi daha azdır; bizim hareketlerimiz de daha ağır çekimdir kolay mı Ankara gecelerinin ünlü simaları Gargizadeler mekana giriş yapmıştır;) bu da bizim alayına şeklimiz olsun!!! Goodbye childer;)
02:50 |
Category: |
DÖNEMLERİMİZE DAMGASINI VURAN ŞARKILAR!!!
Hello cilder!!! Uzun zamandır beklediğim konuyu buldum sonunda…ŞARKILAR!!! Ama hayatımıza damgasını vuran cinsten olanlardan bahsediorum…Aslında düşünüce o kadar çok şarkı var ki bende yeri olan… Hatta ortak yerler edinmiş şarkılar. Bazılarından bikaç sözü pelesenk etmişiz çooook anlamlar yüklemişiz…Başlıorum şimdi:
-Shin Hye-sung ft. Micheal Learns To Rock- take me to your heart –sevgi kelebeği gibi gezdiğim en son zamanlar
-Govinda- in through time—dilini bile bilmem bu şarkının ama dinleyip dinleyip kendimi bunalıma sokmuş sonra da okulu bırakma kararı almıştım sonra bırakamayınca daha da bunalıma girmiştim...içip içip kusmak gibi bi şey!
-Shinhwa- brand new-korenin en uzun soluklu boyband’i ilk izlediğim ve dinlediğim kore şarkısı..dünyam değişti, erkeklerdeki tercihimi sorgular oldum!!
-Clazziquai-she is- hayatımın dizisi My Lovely Sam-soon’un soundtracki olup üniversite sonucumu öğrenirken tv’de çalan şarkı çok anlamasam da garip bi şekilde hoşuma gider bu şarkı, yeri farklı bi şekilde başkadır bende;)
-Tarkan-kıl oldum- sabi sübyan zamanlarımı hatırlatması bi yana Ulus-Bahçeli hattında boks çıkışı dolmuşta dinleyip klip çekmemiz Çise ile birlikte ve de dolmuştaki adamın normal olarak garip garip bakması…
-pretty woman- bu şarkıyı çok sevmesem de direkt Overall birinci kattayız, havası bile yeter!!
-Ian Carey-rise on—sabah bu şarkıyla güne başlamak en büyük hata olur zira yatana kadar bitmek tükenmek bilmeyen gecelere akma isteği uyanır:D
-Back Street Boys-incomplete-iğrenç öss baharı sınav stresi yetmezmiş gibi “veda gecesi” için kıyafet kavgası vardı bi de!!
-Morandi-love me- love me ama kimi?!!
-George Micheal ft Mutya Buena-this is not real love—çok götoş bi insanla tanıştığım zamandı ama şarkıyı kendisiyle bağdaştırıp heba edemem!!
-Madonna-like a virgin- Çise ile sevdiğim bi şarkı oldu…üniversite ikinin baharında ne var ne yoksa bu şarkıyla aklıma gelir..ha bi de bu şarkıya uygun bi dans geliştirmiştim:D
-Mark Ranson-stop me- Malezya’nın Sabancısı, Vant’la deli dehşet konuştuğumuz ve kendisinden gelecek hediye için postacının yolunu gözlediğim 2007 yazı..
-Mika-take it easy- içimi çoşturur “amaaan salla yaa!” dedirtir.
-Pet Shop Boys-miracle-adanacak bi insan olsa cuk oturur bu şarkı!!
-Rihanna-umbrella- Çise İngilizce şarkıya Türkçe dublaj yapıp ismimin geçtiğini iddia ederek beni pek bi sevindirmişti..
-Teriyaki Boyz-tokyo drift- eğlence anlayışımız şaştı Çise’yle..Tokyo’ya gidip otoparklardaki gece akmalarını yeni hadef olarak belirledik.. Takashi’yi sen al, Han’ı da ben Çise:D:D
-Grits-my life be like- yaz okulunda işe giderken yolda karşılaştığım Tolga’nın telefonu bi de böle çalınca yazın sıcağında arabanın koltuğuna iice yapışıp kalmıştım…ilk ve son görüşümdü kendisini, telefonunu almadığım için tek pişman olduğum insan oldu!!
-Nickelback-someday- someday somehow i’m gonna make it alright but right now!!sıkıntılı zamanlarda verdiğim bi cevap…
-placebo-song to say goodbye-radyodan istek yaptığım ama çalmadıkları şarkı!!!
-Gaelle-give it back-araba-Serdar-Bilkent yolu kafamda canlanır hemen..bi de gece uykum kaçmışken radyoda çalmaya başlayınca uykunun haram olması…
-Nev- sükut-u hayal- Serdar olayının tamamen yanlış olduğuna inanmam” kırılmış gururum hiç aman vermiyor ne söylese haklı işin aslı bende saklı.”
-Brtiney Spears-piece of me- lab şarkısıdır bu!!!misafirlik de olabilir canıııım;)
-Ayumi Hamasaki-real me- kendimi Tokyo’ya atasım gelir…kopuk Harajuku gençliği olmak isterim; abuk subuk giyinmek; sokaklarda takılmak…
-Epik High- fan-Çise’ye yolladığım ilk şarkı Kore camiasından…sevgisinin şiddeti bi hayli fazla bi kızın psikopatlıklarıyla klibi çok da güzel!!
-Lee So-young-solitary- 3 sene boyunca aradım ve de sonunda buldum…çok yalnızmışız aslında!
-Mc Mong-because i’m a man-My Mighty Princess filminin en güzel sahnelerine eşlik ediyor; Çise çaldıkça mutlu oluorum…Gargim şarkıyı sevmiş!!
-Natacha Atlas-Gafsa yani Binjip- ne zaman bu şarkıyı dinlesem bi sorun olduğuna delalet eder Gargim…ortada bi sebep olmasa, saçma sapan içlenesin gelse aç dinle… her defasında da farklı şeyler için üzül, pişmanlık duy!!
-Nilüfer-son arzum- gerçekten o günü bin yıl gibi yaşadım şarkıda da dediği gibiL
-Faudel-eray- Arapça öğrenesim gelir…hatta Faudel’i 10 sene önceki haliyle karşıma alıp habire şarkı söletirim acımam!!
-Calogero-safe sex- Fransızca bilmeyiz ama bu şarkıda fena coşarız… bi sabah okula giderken televizyonda klibini görüp de “noluo lan” olmuştum ..anam millet coşmuş yaaa!!!
-Betül Demir-dokunmak istiyorum- dünyam tersine döndü..mantık insanı çizgimden kaydım..telefon melodisi böle olan bi insana abayı yaktımL
-Nilüfer Örer-mevsim bahar- med cezir gibi çok gidip geldik ama bi sonraki gidişi merakla beklerken de korktuk” bir kez daha dayanamam; kalbim nasır ama taş deil!”
-Serdar Ortaç-heyecan- nerdeyse bütün gecelere akışta duyulan bi şarkı…hüzünlenirken eller havaya yaptırır insana…Mirror,Overall,Murphy’s….
-Fatih Ürek-hadi hadi hadi- bi Brother’s klasiğidir. Her defasında orkestraya istek yaparız ama peçete ile yazıp yollamak hep içimde ukde olarak kalmıştır:D
-Inna-hot- onu bunu bilmem biz yeryüzünde cenneti gördük; Murphy’s’te dans pistinde;D
-Semisonic-secret smile- Çise ile birlikte hayatımız oldu nerdeyse…kimsenin bilmediğini kelimelerle ifade etmeyi bıraktık biz..tek bakış,tek iç çekme yeter oldu!
Daha bi sürü şarkı var ama aklıma gelenler bu kadar…idare edin bu kadarıyla:/ nese hadi bi dahaki sefere görüşürüz…goodbye childer!!!
04:08 |
Category: |
- Bir çok 90’lar parçası- 2008-2009 öğretim yılı 1. dönem, Gargiyle yurt girişinde, o toplama halimizle, şuursuzca yapılan danslar. (el, kol, bacak koordinasyonunun sıfıra indiği an :D)
- Grup ünlü, Rüya- Aslı gacımız ve aşk acısı.
- Aşkın Nur Yengi, Dokunmak istiyorum- 2007-2008 yılları, mutfak, çay, ders, Serdar.
- Ricky Martin, Livin’ la vida loca—Nida, evimizin gelini- Azma, azıtma günleri.
- Banu Alkan, Bir gün beni arzularsan gel- Mama ve Şelale işbaşında (:
- Mel, Endişe- Bunalım dolu lise günlerim ve Saliha.
- Ege Çubukçu,1 gün- üniversiteye ilk geldiğim sene, yalnızlığım.
- Epik High, Fan- Zehra’nın benimle ilk paylaştığı şarkılardandır heralde, sevdirmişti Korelileri(: Bide klipte çocuk ağlıo, bir damla kızın yüzüne düşüo, kız da ağlıomuş gibi oluo, beni etkiler…
- Fuat, pusat- Boks günleri…
-Lil Wayne, The American Dream, Boks günlerinden arta kalan umutlu hayaller.
- Ege Çubukçu, yaz geldi (remiks)- Direk Gökhanın üstüne oturttuğumuz parça, az kopmadık bu şarkıyla da :) Ayrıca Gökhan hakkında çok senaryolar yazdığımız, mutfakta günışığını gördüğümüz zamanlar, farkında olmadan yapılan secretlar...
- Kenan Doğulu, Gelinim- Tayfunların bize geldiği gece.
- Nilüfer Örer, Şımarık- Tayfun aşkı (:
-Yonca Evcimik, Tatlı Kaçık- Bu şarkıyı da zamanında Tayfunun suratına doğru bağırasım vardı; ''Hadi git havalan da şöyle, hevesini al öyle gel. Ben çıkayım aradan hele bir, gör göreceğini sen de.. Ne bu haller seni, züppe, allahından kork be!'' diye... :)
-Ebru Gündeş, Tanrı Misafiri- Bloğun büyüsü, Tayfunlarla en son buluşulan gece… Mor gömlek, 320 milyarlık ev (:
- Nilüfer Örer, Sana güvenmiyorum- Tayfunların niyetini çaktıktan sonraki ruh halim.
- Gülşen, yurtta aşk cihanda aşk- Alican’a İthaf ettim ;D Çünkü Bam açık hava diskosu olduğunda (hangi gece hatırlamıorum) bu çalıodu, elimi deee kolumu daaaa bağlaaaa hadiiii, bir odaya bir ömürrrr hapset hadiii, becerebilirsen zaptet hadiiii die (:
-Fatih Ürek, Hadi hadi- yılbaşı gecesi + benim için alem şarkısı (meyhane gibi, hatta brothersta da çalmıştı)
-Sadık Karan, Aman- Zehrayla Murphy’sde cenneti yaşadığımız an (:
-Murat Boz, uçurum- Gecelere aktığımız an.
- Murat Dalkılıç, Kasaba- Tayfunlarla Murphy’s…
- Ian Carey, Keep on rising- Direk Overall gecelerimiz yaa…
- Hande Yener, yalanın batsın- Garginin boks hocamıza ithaf ettiği parça… Ben de artık hocaya ithafen, Yalanın batsııın, yalancısın diye sölüorum bu şarkıyı (:
- Tuğba Ekinci, condom- Tayfun ve arabası , ve masaya bomba gibi düşen sözler, şaşkınlık, üzüntü, şok… (ha bide klipteki oğlanlar gitmio gözümün önünden, onların garip dansı ;D )
- Murat Boz, Hatun yıkılır- Tabii ki de Alican!!! :D Açılıp saçılma isteği uyandıran şarkı (:
- Bora Öztoprak, başıma bela mısın kader- İsyan şarkım…
- Binjip, Aslında Zehranın parçası… Benim için, Zehrayı üzen şarkı… Bide filmde çocuğun, kız için kıyafet seçtiği ve kızın karşılaştığı an.
- Lenny Kravitz, Fly away- Biz mutfakta otururken deprem olmuştu, o an çalan şarkıydı. Benim Bismillah komutumla, Zehra da uzununu sölemişti, o an anladık fly away nedir… (:
- Kardeş Türküler, Asfur- Sadık’la geçirdiğimiz güzel günler, onun bize verdiği değer, bizim onu herkesten başka sevmemiz… Bütünüyle Sadık’ın içtenliği.
-Kat Deluna, In the end- Feci bi akma şarkısı ama çalmıolar hiç bi yerde, çok sinir oluoruz…
- Marilyn Manson, Tainted Love- Farklı fanteziler (:
- Total Touch, Somebody else’s lover- Zehrayla geçirdiğim tüm anlar, maceralarımız, saatlerce güldüklerimiz, konuştuklarımız, bugüne kadar olan tüm anılarımız ve bi gün 2’mizin anısı olacak her şey…
-Ayşegül Aldinç, Yanlışsın- Erkek cinsinden kimseyi iplememeyi bana anımsatan şarkı…
-Özgün, Şeytan- Bazı geceler kalbimi evde bırakmamı sölüo bana, kop kop koop dio :)
- Tom Jones, sex bomb- Overall 1. kat…
- Mory Kante, Yeke yeke- Hayyami’ye gittiğimiz olaylı akşam…
- Serdar Ortaç,Gram- Bu sene Gargiyle koptuğumuz tüm geceler, Akış şarkısı yani…
- Inna, Hot- Bu zamanlardaki ruh halim (:
- Madcon, Beggin’- Neettin sen! :D
- Frankie Vali, Beggin’- Ev partisi isteği merakı ;), Adidas’a girip ölümüne alışveriş yapma arzusu...
- Uğur, Bekle- Performanslı ses yaa… Sonunda olmuş o da göbekli, kart bi bar adamı ! :D
- Mert Erken, Alo orda mısın- Isırırım! Aloooo diye nağmeli bi söyleyişi var ki, telefon sapığı olsa telefona doğru üflerim yani :D
- Doğuş, Uyan- Böyle hem Doğuşa sevgi beslediğim ( Klipteki hallerinden dolayı), hem de böle yılan gibi kıvrılıp parendeler atarak, bide yanımda köpek olursa onunla oynaşarak içimden dansetmek fışkıran şarkı. (bide ellerimle ve beden dilimle şarkıyı betimlemek istiorum aynı anda; Doğuş gibi, ki yapıorum da:D)
05:50 |
Category: |
2009 Hacettepe Bahar Şenlikleri diğer üniversitelere çok fena koydu demek istiorum bunu demeden geçmek istemedim.. O zamaaaaan Helloooo childer!!!
Şimdi işin aslı dördüncü sınıfım bunu bilen bilio bi nevi son şenliklerimdi ama en unutulmaz şenlik oldu benim için Gargimle beraber…neler oldu kimler geldi hala durup durup şaşırıorum yetmio üstüne bi de durup durup gülüorum:D Bütün Ankara Beytepedeydi nerdeyse abazasıyla, liselisiyle, Gazilisiyle, Başkentlisiyle, Ankaralısıyla..Yani nasıl bi kaderdir bütün bu cinslerle karşılaştık ama kimisiyle takıldık da..Haaa yetmedi balerine bindik!!!
İlk gün gelen Kenan Doğulu’da Gargimle beraber pek bi kopamadık işin aslı…böle bi yavan geldi bana şahsen Kenan’ın koparmasını beklerdim…Zaten bu sene kamikaze de getirmemişler bütün sene onu beklemiştim halbuki. Onun yerine gondola bindik tabi ki heyecansızdı…yani çığırmaktan nefesim kesilmeliydi olmadı…Ama ikinci güne bi geldik atraksyonlar da geldi…Duman sahnede şarkı sölemeye millet de ne zaman coşcaz die bekleşirken önümüzde iki arkadaş dikilmekte…Ben onlara White Team diorum kısaca…Bütün gece markajımızda kalmak için uğraştılar allahım..Önce resmimizi çekebilir misiniz,sonra arkadaşlar manzaranızı kapatmıoruzlar falan ama bi türlü tanışmak için cesaret yok adamlarda.. Gerçi biz de Gargiyle beraber “Tanışabilir miyiz?” olaylarından, her gelene moka davranır gibi davranmaktan ilallah demişiz temiz temiz takılmak arzusundayız ama bi rahat bırakmadılar;) En sonunda cesaretini toplayan White Team çok komik bi tanışma şekliyle”Arkadaşlar, arkadaşım gondola binmekten korkuo ben bi türlü ikna edemedim siz yardımcı olur musunuz?” dedi. Gargiler tedbiri elden bırakır mı hiç!! Kod adı Yeşil Soğan Gargi direkt:” Binmek zorunda mı?” die bi iplemedi..Sonra bi gece önceki acı gondol deneyimimizi düşündük sanırım aynı anda; Gargi hatırlıo musun dörtlü koltukta kimse yanımıza oturmamıştı iki kişi kalmıştık ya ölee:D intikam zamanıdır!!! Deyip tamam dedik sonuçta korkmuoruz…Biletlerimizi aldık gondol sırasında öle sap sap bekleşioruz kiiii gondol kapandı…White Team memberi olan Tamer insanı “Şimdi bu insanlar balerine binecek hadi uyanık olun kızlar balerin sırasına gidelim!” dedi bizi yardı. Adam takılmış bi uyanık olmaya…Balerine doğru ilerlerken Gargi bana:” Bak kızım bunlar bizi ayrı ayrı oturtur, görürüsün bak.”dedi ve de sonuna kadar haklı çıktı bunlar ayrı ayrı bizden önce davranıp oturdular…Gargi önde ben arkada bi bakıştık!!! Pastırmayı çok severiz ama kendimiz olunca pek hoş olmadı…Ama komikti yaa!!! Arabalarını bulmak için White Team’e yardım ettik bi türlü hatırlayamıolar birazcık zum olmuşlar ama özellikle de Serkan! Maşallah çeneye vurmuş.. her lafın ardından “Şaka yaptııım!!” Tamer ve Serkan ikilisinin birbirleriyle uğraşmaları Tamer’den Gargiye Serkanı göt etme tüyoları:” Sende ne var de göt olsun!” hakketen de olması. İkinci akşamı çok eğlenceli kıldı yalan diemicem… aklıma sürekli gelip gülüorum:Sadece White Teamle balerine bineriz!!
Üçüncü gün zaten hiçbi atraksyon olmasa da önemli deildi Dolapdere Big Gang ve Bedük gelio insan nasıl eğlenmesin!! Ama atraksyonların artan oranda geleceği bi gece öncesinden belliymiş…Dolapdere geldi coşturdu…daha da coşardık ama arkamızdaki bi grup abazadan tedirgin olduk!! Bedük’ün de canlı performansı süpermiş!! Tabi bu arada baya bi abazayı def ettik başımızdan…Ne istiosunuz anlamadık ki normal normal duran, dans bile etmeyen iki kızın nesi cazip gelir ki ortada başı boş onca kaşar varken…Gargicim herhalde kalite herkes tarafından özlemi çekilen bi şey yaa;) Bizim blokta kalan DJ çocuk da açık hava partisi vericek performansını merak ediorum ama dinleyemedik adam gibi çünkü bütün it kopuk ve de ipsiz sapsız ekibi kalmıştı konser alanında..başımıza daha fazla bela almayalım dedik; çünkü hafif çaplı bi olay da yaşadık; bi gece öncesinden reddedilmeyi hazmedemeyen yaşı kemale ermiş kel bi keş, bi grup arkadaşını üstümüze saldı…Çok şükür onu da atlatmasını bildik… Haa bi de DJ Hasan Moğol(hello childer’a alırım modu valla) çalerken bi çocuk geldi yanımıza tutturdu arkadaşıma söver misiniz die… Allahım gitmek bilmedi ama rahatsızlık vermedi hiç arkadaşları da bu salağın hallerine gülüor… En son giderken telefon numarasını yazdı bi fişe Gargiye verdi:Başkentli Berk.. Gerçi o aralık Gargi Berk’ten çok küçük arkadaşını gözüne kestirmiş:D biz de artık BAM’a bakalım millet ayrı bi kopuo die şenlik alanından ayrıldık Hasan’a yazık oldu, onca Abaza ne anlar senin şarkılarından! BAM’da köprünün üstünde takılıoruz yanımıza bi tane bitli baş geldi zum olmuş kendisi…o kadar kafa bi milyonluğa rağmen kulaktan kulağa konuşmalarımızı duyup lafa girio… İlk başta çok sinir oldum kendisine; ama cüzdanını kaybettiğini söleyince bi üzüldük: ben bunu hak ettim die arada bi gülüo bi efkar yapıo!!! Ama kendisine sanırım teşekkür etmeliyiz kiiii sağlam bi grup insanla tanıştık!!(ilk başta öle tabi)… Bu grup arkadaşlar da köprünün üstünde bitli başın arkadaşı ile konuşuolar namı diğer Şarapçı Fatih’miş... Biz de o sıra gelen geçenle dalga geçmekle meşgulüz…Şarapçı Fatih bitli başı da aldı gitti ama bu dört arkadaş köprünün üstünde kaldı bi gidemediler...İçlerinden birisi de Muhammed Ali’nin gençliği bu da Garginin gözünden kaçar mı;) bizim zoraki bi tanışma faslından sonra yine bu gruba da taşıt bulmak için yardımcı olmaya çalıştık…bu arada arkadaşlardan kısaca bahsetmek istiorum. Bence elebaşları olan Onur Gazi kimyadan, Gürkan Ankara tıp, Alican Hacettepe diş, Fatih Ankara uluslarası ilişkilerden... Yalnız Fatih Fanila’nın aynısı o yavşaklık, efendime söliim o yamuk gülüş aynı yaaa….şenliklerin son gününde buluşulmak üzere onlar kantine biz de yurda döndük…
Son gün Ezginin Günlüğü ve de Feridun Düzağaç…Feridun çok iyiydi!! Şenlik alanına inmişiz Quick China’dan noodlelarımızı almışız, merdivenlere oturmuş yiyoruz kiiii telefon çalmasın mı White Team!!! Aha da şimdi iki grup arasında kaldık sandık ki onlar bizi Tobb’un şenliklerine çağırıolar!! Olmaz dedik…Konser bitti biz yine BAM’a doğru köprünün üstüne konuşlanmak üzere yola çıktık; ama Onurun tayfadan da hiç ses yok…Köprüdeyken tayfayı gördük ama Onur bizi görmezden geldi…Çünkü yanında bi kız konser alanından bulmuş getirmiş, aynı şekilde Fatih de ama saolsun Alican yamuk yapmadı yanımıza geldi sonra onların yanında gittik..orda da adını da bilmediğimiz bi çingan modu da karıkarıkarıya almış bi kişi önce bana sonra da Gargime bi rahat vermedi kızın travması oldu… Nese ki kendisini çok başarılı bi şekilde def ettim Gargimi kurtardım…Alican da çaktırmadan sinir oldu bu çingana “hayırlı işler!” dedim içimden sevindim;) Onurdan hiç beklemezdim böle bi hareketi! Bizim amacımız kankalık takılmaca ama bi önceki akşam adamlara iki işve yüzlerine gülseymişiz demek ki…. Farklıymış kısacası… sonuçta erkeklerle kızlar normal arkadaş olamıor…
Benim ve de eminim ki Gargim için çok süper bi şenlik oldu.. Bomba isimler ve de bu kadar rağbet görmemiz ama bunun karşılığında Gargiliğin intikamını almamız, yeni insanlarla tanışmamız hepsi de çok eğlenceliydi. Atraksyon üstüne atraksyon….şenlikli şenlikler;)
02:55 |
Category: |
Bu seneki şenlikler (2009) Hacettepeyi sevmem için bi sebep olabilir artık diye düşünüorum. Gelen grup ve şarkıcılar, bence 1 numaraydı, daha iyisi olamazdı. Zaten şenlikler benim için 2 mayıstaki Ceza konseriyle başlamıştı bile (: Sonrasında ilk gece gelen ama sesi gelmeyen Kenan Doğulu, 2. gece (doğum günümde) Duman, 3. gece Bedük kopuşu, Dolapdere göbek atması, 4.gece Ezginin Günlüğü bayıklığı ve Feridun samimiyetiyle şenlikler son buldu. Abazalarla bir koptuk, pir koptuk! Ha benim için şenlik, Ali’yle yeni başlıo gibi, bakalım… (;
Kenan Doğulu konseri gayet sadeydi, biz kendi çapımızda eğlenmeye çalıştık…Geldik yurda zaten erken bi vakitte, pasta kestik… Malın teki gözlerini hayata açmış zamanında aynı gün die (: Hediyelerimi aldım, hepsiyle çok mutlu oldum. Ama kendi doğum günlerimi hem seviorum, hem de sevmiorum. Sevmem, o gün kendimi biraz özel hissetmem… Ha hediye olayına zaten bayılıorum, hediye beklemek, ne olduğunu bilememenin heyecanı zaten çok güzel. Sevmeme sebebim de çevremdeki insanların bana karşı sorumluluk hissetmeleri, o gün mutlu etmek için çabalamaları. Tabi bide beklenen insanlardan doğum günü kutlaması alamamak var, orası da ayrı. Bide bu kadar benim üstümde yoğunlaşmış ilgiyi sevmiorum. Zehra dışındaki insanların gözümün içine bakıp en ufak burukluğumu, üzüntümü sormasını sevmiorum. Yok bişey deyince anlar Zehra, bilir ki canımı sıkan bişi varsa sölerim. Sölemediğim zamanlarda da kendi kafasında benim genel sorunlarımdan birini –hatta en uygununu- ki genellikle kesinlikle odur, buna yorar, insanı yormaz. Hımsıklarım, öperim, sıkarım, cimciklerim. İçimden sevgi fışkırır (:
2.gece Duman konseri vardı, hiç eğlenmedik desem yeridir, hep yeni albümden sölediler, zaten Kaan’ın seyirciyle iletişimi sıfır, çok sağğaaaaalooouuun, çok teşeggürleeer’den ibaret. Neyse biz bu esnada Tamer- Serkan ikilisi tarafından kesildiğimizi fark ettik, tabii daa tanımıoruz onları o an. Bütün gece kıvrandılar, gelemediler hemen, bu da onları diğer insanın yakasına yapışan Abaza ahalisinden farklı kıldı. Konserin sonlarına doğru, aptal bi bahaneyle Tamer (daa yılık bi surata sahip olan) yanımıza geldi, yok efendim arkadaşı gondoldan çok tırsıomuş, bu korkusunu yenmesi gerekiomuş, bizden yardım istedi. Gargiyle ben kısa bi sessizlik sürecinin ardından, konuşulmadan ama ortak verilmiş bi karar olarak e hadi o zaman, binelim dedik. Gondolda sıra beklerken, kapandığını anlamamızla ve Tamer’in her daim, her durumda kullandığı ‘Uyanık olun!’ komutuyla balerine bindik. Ama Gargime sölemiştim zaten, bunlar bizi ayırıp birer yanımıza oturcaklar die, ki en nihayetinde Tamer-Zehra, Serkan- ben olmak üzere çift olup (grup olalıııım grup, ııııı ıııııh!) balerinin etek uçlarına oturduk. Ama Serkan sağolsun, beni senelerce bizi dönmekten bi hal eden Balerin yengemizin etek ucuyla bütünleştirdi. Valla kaburgalarım patlicak sandım bi an ;D Neyse indik, kararsızlık sürecinin ardından, arabalarını bulamayacaklarına karar verdiler, onların arabalarını bulmak için kona göçe arandık durduk, ama sanki onlarla öle dolanırken sanki bikaç yıldır tanışıomuş hissine kapıldım, öle güzel, kanki muhabbeti dönüodu. (yine içimden Ajdar dansıyla başladım, grup olalııım grup die:D ) Ayrılırken telefonlar verildi, ki sonraki gece de aradılar, kızlar tobb’un şenliğine gelin ya da gecelere akalım die, biz diğer grup için bunları sattık (:
3.gece, benim için çarpılma gecesiydi, konser sonrası köprü üstünde şuursuz bitli başla muhabbet ederken Onur- Alican- Fatih ve Gürkan 4lüsü, kaldılar yanımızda, hiç birbirini tanımayan insanlar olarak kısa sessizliklerin ardından muhabbet başladı. Onur beni kafalamaya çalışmış galba, bunu sonradan anladık, Zehra zaten Fatih aptalını Serdar malına benzettiği için bi kıllandı falan… Ben bu esnada Muhammed Alinin gençliğinin kopyası olan Alican’a karşı yamulmaktan korka korka spor yapıo musun filan demeye çalışıodum. Aman Allah korusun nazarlardan, o nedir öle yaa? Erkek cinsinin meleği falan heralde, bilemedim ben. Gerçi kendisi çıtır biraz, 89’lu ama çok beğendim çocuğu. 4. gece de onlarlaydık, Alicanın peşine takılıp gittik yanlarına. Onur kendine o gece orda bi manita yapmış, Serdar kılıklı Fatih de öle. Bunlar kızlarla yiyişedururken, biz de Alican Zehra ben öle konuştuk falan. Ha başkentli sapığı da unutmamak lazım, bana bulunduğu dirsek ve çakmak tacizleriyle canımdan bezdirdi yani. Onu hiç anlatmak istemiorum, zaten telefonumu filan aldı, bi an dedim sıçtık bu musallatla napıcaz. Zehra imdadıma yetişti, attığı msj ve çağrıların üstüne, Gargim onun aaaaaaazına sıçtı, hehe (: YAŞASIN GARGİLERİN İNTİKAMI!!! Zaten şenlikler bu konsept üzerindeydi, hepsinden aldık intikamımızı. Bi gören ertesi gece bi daha geldi yanımıza, hepsi merak etmişlerdi, bu 2 Gargi nasıl yalnız takılabiliolardı? Bilmiolardı ki, Gargiler en çok baş başayken eğleniolardı, gerisine aslında gerçekten gerek yoktu. Sadece arada bi mentollü marlboro ya da jarum içmek gibi bişiydi onlar için diğerleri. Valla aslında biçok mevzu daa var, şu an Gargim de yazıo bu seneki şenlikler için bişiler, o da benim eksikliklerimi anlatmıştır, tamamlamıştır belki, her zaman olduğu gibi… Bakalım. Finallerde hepimize kolay gelsin, zira kaçanları çıkarmak için baya bi desteğe ihtiyacımız olcak… Sıçiim,selametle..
02:41 |
Category: |

Bu seferki yazıda gerçekten belli bi konu üstünde yorum yapmak istiyorum. Lakin bu ne kadar mümkün yazarken görücem; çünkü bu aralar fazlasıyla başıma vurdu bazı şeyler… Haydi, dalıyorum ortadan…
Ben her buluşmanın, görüşmenin sonunda Tayfunlarla yollarımızı ayırdığımızı düşünürüm ama 10 ay sonra bile olsa hep gerisi gelir, mutlaka bu modern folk üçlüsünden birinin sesi çıkar. Gerçi bu sefer ben o sesi Tayfundan beklemiorum artık, kendimizi onlara gerçekten anlatabildik bu sefer, hal ve tavırlarımızdan mesajı aldılar. Şeklimizi koyduk yani:D Biliyorum, ‘’benden ne ateş olur ne soba!’’ ama neden hala benle uğraşmakta bu arkadaş, -kendi tabiriyle- ‘’Alengirli Gavat’’ (: gerçekten anlamış dilim. Hadi toplu olarak görüşmelerimize yine bi anlam verdim kendimce, oturup günlerce üstüne kafa yorduktan sonra. Fakat haaala Tayfunla benim ikili olan arkadaşlık mı artık her neyse onun nasıl bişi olduğunu çözemedim. Dedi ki, ‘yakınımda olmak istiosan gelin bu gece, al işte sana şans.’ Yahu ‘Sen Allahın Bir Lütfu’ musun dedim, o kendine has şivesiyle ‘’hee tabii ki Allahın bi lütfuyum gızııım’’ dedi… Şimdi bunu başkası söylese, dövmekten beter ederim ama mevzu Tayfunsa eğer mayışık bi halde sadece gülmekle yetiniorum. Belki benim de cilvem bu:D
Neyse, geçtiğimiz Cuma Allaha emanet Ümitköy yolunu tuttuk Gargimle. Taksici amca zaten alemdi, burnunun dibini görmüodu… Gereken yerde inemedik, bi başımıza iki savunmasız genç kız, çıt çıkmayan abuk bi sosyete mahallesinde kaldık. Ortalıkta kimse yoktu, amcaoğlunun dediği gibi ‘ıssız sokaklarda çınlıodu sesimiz’… Sonra Anıl geldi, aldı bizi. Hani denize düştük, yılana sarıldık (: Sonra bizi bekleyense, Tayfun ve alengirli gavat moru olan göleğiymiş; ah bilemedik ki travmamız olacağını ! Hoş,etkileyici, tüyler ürpertici bi andı. Gargim bi an geri adım attı, kal geldi. Benim dürtmemle kendine gelen Gargi, eldeki bardağın da etkisiyle, kafasında Nuri Alço senaryolarına başladı. Yine ortamda bi gerginlik hakimdi ki, ben de Tayfunu bikaç kez farkında olmadan bozarak kendisinin gömleğinin düğmelerini göbeğine kadar açmasına sebep oldum hehe:D Ayrıca kendisi bana hala ısrarla Cise (nokta yok yani Cde) hitap ediodu, bide orda bozdum(: Ben sana Tahsin desem olur mu mesela dedim… O sırada Zehradan burun çekmeleri ve boğaz temizleme sesleri arasında bi uyarı geldi; Çise bozup durma şunu dedi (: Sonra bunu bi kız aradı, Tayfun kıza sövdü de sövdü, hoparlörü de açtı. Vayyy anasını dedik. Arada bi Selami Şahin şarkısı geçti, yürekleri dağladı yine:) Anıl bu sefer çabalayan taraftı, Tayfun modulaştıkça onun çenesi açıldı. Sonra yine telefon, arayan Gukhan:D Kaza yapmış, bunları çağırıyodu, kendisi de bu bizim gavatlar gibi sarhoştu. Apar topar kalktık,Tayfun üstüne beyaz ceketini ve sivri burun ayakkabılarını çektikten sonra, 2 gargi, bi Alengirli Gavat, bi de bide Imıl Gavat olmak üzere 4 kişi o ıssız sokaktan ayrıldık, bizi taksi durağına kadar bıraktılar, hoş bi ayrılmaydı… Saat 1 civarıydı, Tayfunla geçen her saniye gibi unutulmazdı, aklıma kazındı… Günler, gecelerce de bizim orta masa konumuz olcak anılardandı…
Murphy’s… İlk gittiğimde Tayfun karşıladı bizi kapıda. Onun üstüne kaç kere oraya gittiysek de, ben içerde Tayfunun olmayacağını bile bile hep aynı heyecanı yaşadım, yaşarım. O gece başka bi açıdan daha da bizim için unutulmazlar arasındaydı; Zehrayla dünyada cenneti yaşadık diim, burdan ne anlaşılırsa artık o işte:) Mekan artık bizim mekan oldu böylece. Tayfunun ayna karşısı dansı, 2 parmağa kadar uzattığı saçları, binboğa, siyah kazağı ve benimle etmeye çalıştığı muhabbeti, amcaoğlunun Zehrayı görünce yamulması, insanı erkek cinsinden soğutan kopuk dansı, esrarengiz verdigül sevgilisi, bizim bunlarla takılmayarak attığımız gol… Her gittiğimde, sanki aynanın orda, sağdaki en köşe masada olanları uzaktan izliorum. Ya da dans pistindeysem eğer, sanki Tayfun yine o masada, bakınca görcekmişim gibi bi izlenime kapılıyorum… En dıptıs şarkılarda efkarım başıma vuruo. Ah be Tayfun, gel takılalım işte… Ne bu inat, ne bu gergin hallerimiz, ne bu karşılıklı kan davasına dönen buluşma olayları. Bi gol siz, sonra bi gol biz… Hep böyle mi sürcek… Bak zaten 5 ay sonra vatani görev seni beklio… En azından asker uğurlamasına çağır be. ‘Adam olup gelsen, yine beni sarsan, şımarık…’ Özlerim, hemen geçsin günler...
02:59 |
Category: |
Ben de Gargi gibi belli bi konu üstünde yoğunlaşamayacağımı belirtmek istiorum öncelikle. 2. sınavlar kapının eşiğindeyken buhranlı dönemim de başladı çünkü. Eserekli haller; bi mutlu, bi asabi, bide ağlamaklı olup dururum artık. Şu an inorganikle boğuşmaya başladım, yok kardeşim gerizekalı gibi bakıorum bişi anladığım yok. Hani vardır ya, çalışkan öğrenci tripleri ay çalışamıorum, ay anlamıorum… Yok öyle diil işte, ben de zaten çalışkan bi öğrenci dilim. Ayrıca söleme gereği duyuorum; benle de fazla takılmayın, bu gerizekalılık hali sizde de hasıl olabilir…
Ayrıca hayatımda belirsizlikler var şu sıralar, Garginin naapcağı, ne olcağı, nerde olcağı gibi… Malum benim de bazı şeylerim ona bağlı. Ayrıca bölüm insanlarından genel bi nefret geldi yine bu sıralar. Bazen okulda görünmez olmak istiorum, kimseler tanımasın, bakmasın, selam vermesin istiorum. Zaten bizim bölümde millet bi garip, bi gün gelir muhabbet ederler, ertesi gün tanımazlar filan… Hayır anlamıorum, ben öle şekil şemal düzgün gitmeye çalışıorum, tam bi boyalı Gargi olarak gidiorum zaten, neyimi beğenmiyip selam vermiosunuz anlamadım ki? Ye kürküm ye olayı mı ne bu? He bide, bundan 3 hafta önce çok feci hasta oldum, ağlayıp duruodum bu halden nefret ettiğim için… Millet de yüzüme garip garip bakıo, ‘’ ne bakıosun lan, bok mu var!! ‘’die bağırasım geliodu suratlarına… Ne var; Gargiler de ağlayabilir… :) Velhasıl, genel olarak insanlardan bi soğuma söz konusu, keşke insan olmasaydım, başka bi canlı suretinde yine bu beyinle yaşayabilseydim bile diorum o derece yani. Çünkü insan denen varlık gerçekten bencil, kendini bilmez, lafını bilmez, karşısındakini düşünmez, öle bi varlık…
Ben şu an sadece mutlu olmak için yaşıorum, zaman zaman gereğinden fazla başkalarını mutlu etmeye çalıştığım da oluo… Bundan da mutluluk duyuorum ama karşındaki insan için sen kendini parçalıosun, o yeri geldiğinde kılını kıpırdatmıo. Ama lafı gelince kendi elinden gelen her şeyi yapıodur başkaları için, hele arkadaşları için çok daha fazlasını yapıodur, o zaten melektir, iyilik yap; denize at modundadır, ama diğer insanlar ona kazık atıodur falan filan… Kimse asla kendi yaptığını görmez (ben de dahil), hep diğerleri kazık atar, onlar suçludur… Tabii ki kimseden sonsuz empati görmek istemiorum, melek olmasını, hep yardım etmesini istemiorum ama ağzı başka söleyip kendi başka davranmasın o bana yeter, gerçekten… Ayrıca kendim pollyanna modunda olmaktan da bıktım; hep ben çevremdeki insanları dürtmek zorunda kalıorum, hep benim yüzüm gülüo; onlar da gülsün istiorum, olmayınca çok canım sıkılıo… Kendimi gerçekten hiç işe yaramayan biri olarak hissediorum! Zaten içimde her daim var olan bi sevgi açlığı var, bazen iğne ucu kadar bazen dağlar kadar büyük. Bunu da nasıl ve kimle tatmin edebilirim, bilemiorum.
Hepsi bi gün geçer, en azından bunu bilerek yaşamak güzel… (hala pollyannacılığa devam, içime işlemiş anasını…) Bu yazıda sıkılmadan buraya kadar gelen herkese teşekkürler… Görüşürüz gavatlar:)
00:57 |
Category: |
Aslında bloğa yazmam gereken yazı bu değildi ama biraz böle şeyler yazmak modundayım...Sebepli mi sebepsiz mi bi can sıkıntısı hasıl oldu; bırakmadı gitti yakamı...Ben kovaladıkça o ısrarla geri geldi...valla bi şeye odaklanıp bi şeyler yazmayacağımı belirtmek istiyorum öncelikle ordan burdan;sağdan soldan; benden başkasından.....
İsyanım var ulan!!!neye olduğunu tam kestiremiyorum şimdi "Boys Before Flowers"ı izlememden kaynaklanan da garip bi gerginlik, üzüntü var bünyede....
Her şey stress yaratabilir bende garip bi insanım sanırım...Bu ekonomik kriz öncelikle canımı çok sıkıyor bu aralar.Önce ekonomik krize canımı sıkıyorum sonra her şeye canım sıkılmaya başlıyor valla oturur ağlarım şimdi bizim burda neden bi epipor yok(F4) die...
Sonra zaten mezuniyet telaşı var başımda bi de...Ben bu okulun biteceğini hiç düşünmemeşim ama yıllık yazıları, kepli resim çekimleri saç baş derken bu aralar bayaa bi dank etti bana...Sanırım artık üniversiteli çıtır yolunun sonundayım..Şaka maka bu durum da çok dokunuyor bana yaaa...Sonrası da var daha bitmedi: Hiçbir şekilde kestiremediğim bir yol var önümde İzmir'den mi yoksa Ankara'dan mı geçtiğini bilemediğim ve insanı depresyona sokacak kadar belirsiz...Buna da zaman lazım öle olsun!!!
Kendimle kavgalıyım...Kastım kendime...Neden böle yapıorum bilmiyorum ama şu sıralar kendimden hiç memnun deilim, şimdi böle sölediğim için Gargi bana çok kızacak biliyorum ama...Hep kendi kendimin canını sıkmayı başarabiliyorum.Yaaa insan oturur dizi izler sonra da kafasını buna bozar mı???İşte bu ben....
Aslına bakılırsa hayatımda biçok şey yolunda en azından bazen böle hissediyorum valla Allah çarpar fazlasını dersem!!!Çok şükür...Ama artık bu beynimdeki ve ruhumdaki düğümleri çözmek lazım...Gargi de bu yüzden kötü hissediyor biliyorum; çünkü "sana yardım edemiyorum" diyor...Haklı da!!! Ama ben teşhisi koyarsam gerisi gelir:" Someday, somehow I'm gonna make it alright. But not right now" Şöle de bir durum var her anımı çok güzel değerlendirmeye çalışıyorum rol yapmıorum bu aralar mutlu olunca gerçekten mutluyum.Sonrasındaki can sıkıntısı Kore dizilerini izleyip içlenmem, klasik ekonomik kriz, üçbin tl'lik saat beğenmem, gecenin bi yarısı zaten uykum kaçmışken radyoda çalan give it back, bi de katsayısı sonsuza eşitleyebileceğimiz ekilmelerimiz, abuk subuk hareketler, travma yaratan amcaoğulları:D
Nese...Bana müsade...bi dahaki yazıda söz güzel şeyler yazıcam:D goodbye childer!!!
18:31 |
Category: |
İşte bu da böyle bi başlık sadece.
04:31 |
Category: |

Bi gece otururken Gargimin yüzü çok düşüktü.Aslında kendisi de bilirdi ilkemizi çok iyi:"ishalsen ishalim;kabızsan kabızım!" Bi an geçen seneyi özlemle anarken bulduk kendimizi aynı zamanda isyanımız da vardı..biçok şeyden bıkmıştık kısacası artık hayatlarımızdaki paralel şeyler son kullanma tarihlerine fazlasıyla yaklaşmıışlardı....Yine de ne olursa olsun gelişine yaşama tarzının bizimle pek de bağdaşmadığını bilioduk ama nedense de uygulamamıştık...Planlar yapılır, ajandalara notlar düşülür,sonra ajandalara günün özeti geçilir...işte özlenen bi eylem bu!!!tamam bittiiii!!!artık geri dönüoruz her ne kadar herkes için manası bulunmasa da bizim için anlamı dünyayı karşıya alacak kadar fazla olan BOKS'a dönmekle bu işe başlıoruz:)başlı başına atraksyon kaynağı olan boksla yeni atraksyonlara doğruuuuu hayırlısı Allah'ım;) daha şimdiden haftalık gezme-tozma programını bile hazırladık,nerelerden eskik kalmışız onları tesbit ettik;listeye dahil ettik:) biraz yolun sonu durumunda olan bendeniz Bahtsız Gargi mallık için zaman olmadığını, Gargi'm ile her yola girmemeye bi sebep göremiorum(ama bu aralar katatonik şifozaya bağladım gibi acaba ırsi mi ki bu parkinsondan kaynaklı katatonik şizo mu oluorum yoksa;))
dönüüşümüz muhteşem oluo haberiniz olsun..Artık arada bi dışarı çıkmaktan, dışarı çıktığımda şuurumu yitirmekten bkz ve sorunuz Yeşil Soğan tatlı kurabiye nasıl istenir? nasıl istenmezi benim üzerimden anlatsın:)Ayrıca erkekler yine nasıl taciz edilir durumu da tamamen şuurun yitirilmesinden kaynaklanır:"ohhh mis gibi koktu!!!!!" die çocuğun peşinden bağırmak da nedir ve bunu Gargi gülmese asla fark etmemek de nasıl bi şeydir yahuuu!!!!
Şimdi iki Gargi sokaklarda, mekanlarda gargice eğlenme yollarında... "Gargice eğlenme nedir?" derseniz de ancak bizimle takılmadan yaşanılacak bi şey deil topla tayfanı gel genç;) hem zaten Gargi olunmaz; DOĞULUR bi kere:)
Yeşil Soğan'la dışarı çıkmak hem eğlencelidir hem de güvenlidir: Kızılay'da iki kıronun laflarına maruz kalmak gibi bi durum söz konusu değildir; çünkü iadesiyle kırolara" senin ağzına s.....rım!!"die bağırıp sonra hiçbi şey olmamış gibi yarım kalan konuya devam etmeye çalışırken ben gülmesem hiçbi şey olmamış gibi yola devam edicez ve tabi ki biz gülerken kırolar olay yerini hızla terk etmekle meşgul oluolar...Sonra gece dışarı kaçarsan da korkmana hiç gerek yok;çünkü Gargi ve dirseği asayişin berkemalliğinde de devredeler....bi dirsek bütün askıntı kokuntuları piyasadan siler, gece boyu dans pistini haram eder:)
hello childer.. letis begin now,goodbye childer diorum efendim:)
16:12 |
Category: |
Bugün Gargi'yle kalkıp yine boks sevdasına yollara düştük... Ne bi ses ne bi nefes bulabildik salonda,bizim ekipten ve hocadan. Gerçi Gargi'yle her şey eğlenceli,bişi yapamadan dönsek,öle mal mal gezsek bile... Bugüne kadar tanıdığım insanlar arasında en çok ona güldüm çünkü. Ve onca dalga geçmeme,kendisine yarılmama bugüne kadar tek bi laf etmedi; 'Bacı'yla dalga geçilmez!' dışında... Neyse, Ben yine bugün de anladım ki, o salonun bizim hoca olmadan tadı tuzu yok, bi boş boş, kel, yavan... Bak yine ağlayasım geldi.. Zaten fonda da Amcaoğlu Nilüfer 'şımarık' adlı parçayı seslendirio. Bu şarkıyı kime ithaf ettiğimi zaten bilmesi gereken kişiler bilio.. Aslında ben bu yazıya biraz O'nu anlatmak niyetiyle başladım.. Unutulur dedim, herkes unutulur.. Onu da unutucam tabii ki bi gün ama nedense uzun vadeli çıktı içimdeki hisler... Oysa ki garip bi şiveyle konuşan,şu anki çevremde olan bi çok insana göre sürüyle eksiği olan bi kişilik kendisi... Tabii ki neden aşık olduğumu sorgulamıorum ama hala inanılası gelmio kendime bile. Hatta böle hissetmeye başladığımı da kendime itiraf edememiştim, Gargi'ye de çok zor etmiştim. Bu benim aşık olduğum Teknegül'le aslında çok az zamanı birlikte geçirdik, hatta birebir konuşma fırsatımız bile nerdeyse hiç, nerdeyse hiç bile diil hatta, hiçx1500 oldu. Üstüne bi karakter oturtup ona da aşık olmadım.. Ben bildiğin bu playboy kılıklı arkadaşa abayı yaktım... İçimdeki Piç, bırakma beni Hiç! Bu konuyu da her açışımda sigara üstüne sigara yakar, saçma sapan oynak,eller havaya şarkılarda efkar yaparım. Valla şu an burda kar yarım metreye doğru ilerlerken aklımdan geçen çokkkk fenaaa düşüncelere engel olmaya çalışıorum. Valla evini bilsem, 'Mevsim de Bahar' olsa hiç üşenmem, koşa koşa giderim, ben 'Tanrı Misafiriyim' der, evlerine yerleşirim, hiç acımam :) Zaman zaman kel alaka bi yerde karşısına çıkmak aklımdan geçmio diil, yanlış anlaşılmasın derdim ilan-ı aşk filan diil. Ölsem yapmam zaten bunu ona,sonra taşak konusu olmak istemem bu modern folk üçlüsü arasında. Ayrıca gururumu unutup kimse için bunu yapmayı düşünmem, başıma gelenlerden sonra. Arkadaş olmaktı bütün derdim, hatta tayfanı çağır,beraber eğlenelim demekti yani :) Ben şu an sadece çekirdek çitleyip haaaalaa onlardan bi adım beklerim, daha da çok beklicez gibi duruo. Kendilerinin götü kalkık, kendileri dengesiz, kendileri kendini bilmez, kendileri bizim gibi kızlar görmemiş, kendilerinin bildiği şeyler sınırlı; karı-kız (çiçekleri sulamak), arabaları ve bide içip sıçmak tabii.. Ayrıca bu modern folk üçlüsü, göz bozukluğunun ve alkolün verdiği etkiyle içerdekileri kız sanıp Gay Bara girecek kadar da abazalar... Haa bunlardan biri bizim odamıza bir kereliğine sızabildi mi,evet sızdı. Ama haince bi plandı, beklenmedikti, anlaşılmazdı... Ki hala da öle... Hep birlikte bekleyip görmeyi umut ediorum... Selametle .mna...
19:46 |
Category: |
Baktık ki blog dünyasının bizsiz pek de hali vakti yerinde deilmiş...hemen olaya el koyalım dedik ve çok şükür bi bloğumuz oldu artık bizim de hatta hamdolsun yaaa:) hem eksik mi kalacaktık cık cık cık!!!nesee bu kadar şakalar,eğlenmeceler yeter,olmadı fıstık atın kardeşim;)blog dünyasının incisi, internet dünyasının bir tanesiiiiii,herkesin gönlündeki aslan GARGİLİK BAKİ Yeşil Soğan, Karabiber ve Turşu ile blog dünyasına ŞEKİL KOYMAYA geldi:))....şu an üstümede bi asabiyet var; açılmayan internet sayfası ile kavga ediorum gürül gürül izlioduk dizi yarım kaldı beeee!!!! her gün "kızıııım bugün ne oldu biliooo musuuun???" "oha bee!!! bu kadar da olmaz!!" nidalarımızı bilin istedik...gün geçmior ki bi atraksyon yaşanmasın...yaşansın yaa çünkü biz böyle eğlenioruz...anında görüntü misali doğan geyikler kaçmasın bağlayalım;) bloğumuza misafirler çağırıcaz sonra oturup çay içicez.Allahtan tiryakinin kırılan üstünü bulduk da "çılgın çay partileri"ne kaldığımız yerden devam edicez; çılgınlığın boyutu=çaydan ağzın sararması:)...şekil şekil derken ona buna; orda burda şekil koya koya halimiz de malum Voltranda hala bi üst seviyeye ulaşamadık götünde kaldık:/ ayrıca belirtmek isterim ki psikolojik çözümlemeleri ile pek sevgili ve de muhterem bir diğer bacım olan Karabiber bizlerle birlikte olacak!!! bakalım daha neler görücez???
03:08 |
Category: |
Öncelikle burdan bitanecik Gargi'me, J blokta ikamet eden gacım; karabiberime, anneme,babama, tüm kimya bölümüne anasını..., bütün boks camiasına ve 'milli takımdan arkadaşlara' sevgilerimi sunuyorum... Gargi şu an paklanmakla meşgul , ben ondan önce davranıp açılışı yapmak istedim.. Biliorum, 'bende sinsilik var... ' :) . Bu bloğu yazmamızın bikaç amacı var; öncelikle normal hayattaki geyiklerimizin kalıcı olması. Söz uçar,yazı kalır felsefesinden yola çıkarak ammavelakin herhangi birimiz oturup kalem kağıt bunları tutmayacağımızdan bi blog açmak istedik. 2 kişi aynı bloğu kullanma sebebimizse, aynı kaba işio olmamızdır... Diğer amacımız eğlenmek, geyik muhabbetlerini yazarken daha çok geyik muhabbeti çıkarmak gibi bi döngü olsa gerek... Zaten burdaki yaşamımızda en çok birbirimize bakıp bakıp eğlenioruz sonra durumlara ve olaylara gülüoruz ve çevremizdeki insanlara sıçıoruz... (bu arada küfür ederim, ettirrim, edeni sever ve teşvik ederim..Bu konuda engellere gerek yok!) Bide bloğumuz olsun ona yarılalım dedik... Bu bizim aşkımızın meyvesi yani. Ben kendimi burda Yeşil Soğan olarak takdim etmek istedim.. Gargi'm de kabul etti, ona da Turşu dedim,olur dedi... Neyse açılış konuşmalarının uzun olanını sevmem, önemli olan giriş değil gelişme bi kere! Ondan dolayı herkese tek sözüm var; selametle...
02:20 |
Category: |