Bu seneki şenlikler (2009) Hacettepeyi sevmem için bi sebep olabilir artık diye düşünüorum. Gelen grup ve şarkıcılar, bence 1 numaraydı, daha iyisi olamazdı. Zaten şenlikler benim için 2 mayıstaki Ceza konseriyle başlamıştı bile (: Sonrasında ilk gece gelen ama sesi gelmeyen Kenan Doğulu, 2. gece (doğum günümde) Duman, 3. gece Bedük kopuşu, Dolapdere göbek atması, 4.gece Ezginin Günlüğü bayıklığı ve Feridun samimiyetiyle şenlikler son buldu. Abazalarla bir koptuk, pir koptuk! Ha benim için şenlik, Ali’yle yeni başlıo gibi, bakalım… (;
Kenan Doğulu konseri gayet sadeydi, biz kendi çapımızda eğlenmeye çalıştık…Geldik yurda zaten erken bi vakitte, pasta kestik… Malın teki gözlerini hayata açmış zamanında aynı gün die (: Hediyelerimi aldım, hepsiyle çok mutlu oldum. Ama kendi doğum günlerimi hem seviorum, hem de sevmiorum. Sevmem, o gün kendimi biraz özel hissetmem… Ha hediye olayına zaten bayılıorum, hediye beklemek, ne olduğunu bilememenin heyecanı zaten çok güzel. Sevmeme sebebim de çevremdeki insanların bana karşı sorumluluk hissetmeleri, o gün mutlu etmek için çabalamaları. Tabi bide beklenen insanlardan doğum günü kutlaması alamamak var, orası da ayrı. Bide bu kadar benim üstümde yoğunlaşmış ilgiyi sevmiorum. Zehra dışındaki insanların gözümün içine bakıp en ufak burukluğumu, üzüntümü sormasını sevmiorum. Yok bişey deyince anlar Zehra, bilir ki canımı sıkan bişi varsa sölerim. Sölemediğim zamanlarda da kendi kafasında benim genel sorunlarımdan birini –hatta en uygununu- ki genellikle kesinlikle odur, buna yorar, insanı yormaz. Hımsıklarım, öperim, sıkarım, cimciklerim. İçimden sevgi fışkırır (:
2.gece Duman konseri vardı, hiç eğlenmedik desem yeridir, hep yeni albümden sölediler, zaten Kaan’ın seyirciyle iletişimi sıfır, çok sağğaaaaalooouuun, çok teşeggürleeer’den ibaret. Neyse biz bu esnada Tamer- Serkan ikilisi tarafından kesildiğimizi fark ettik, tabii daa tanımıoruz onları o an. Bütün gece kıvrandılar, gelemediler hemen, bu da onları diğer insanın yakasına yapışan Abaza ahalisinden farklı kıldı. Konserin sonlarına doğru, aptal bi bahaneyle Tamer (daa yılık bi surata sahip olan) yanımıza geldi, yok efendim arkadaşı gondoldan çok tırsıomuş, bu korkusunu yenmesi gerekiomuş, bizden yardım istedi. Gargiyle ben kısa bi sessizlik sürecinin ardından, konuşulmadan ama ortak verilmiş bi karar olarak e hadi o zaman, binelim dedik. Gondolda sıra beklerken, kapandığını anlamamızla ve Tamer’in her daim, her durumda kullandığı ‘Uyanık olun!’ komutuyla balerine bindik. Ama Gargime sölemiştim zaten, bunlar bizi ayırıp birer yanımıza oturcaklar die, ki en nihayetinde Tamer-Zehra, Serkan- ben olmak üzere çift olup (grup olalıııım grup, ııııı ıııııh!) balerinin etek uçlarına oturduk. Ama Serkan sağolsun, beni senelerce bizi dönmekten bi hal eden Balerin yengemizin etek ucuyla bütünleştirdi. Valla kaburgalarım patlicak sandım bi an ;D Neyse indik, kararsızlık sürecinin ardından, arabalarını bulamayacaklarına karar verdiler, onların arabalarını bulmak için kona göçe arandık durduk, ama sanki onlarla öle dolanırken sanki bikaç yıldır tanışıomuş hissine kapıldım, öle güzel, kanki muhabbeti dönüodu. (yine içimden Ajdar dansıyla başladım, grup olalııım grup die:D ) Ayrılırken telefonlar verildi, ki sonraki gece de aradılar, kızlar tobb’un şenliğine gelin ya da gecelere akalım die, biz diğer grup için bunları sattık (:
3.gece, benim için çarpılma gecesiydi, konser sonrası köprü üstünde şuursuz bitli başla muhabbet ederken Onur- Alican- Fatih ve Gürkan 4lüsü, kaldılar yanımızda, hiç birbirini tanımayan insanlar olarak kısa sessizliklerin ardından muhabbet başladı. Onur beni kafalamaya çalışmış galba, bunu sonradan anladık, Zehra zaten Fatih aptalını Serdar malına benzettiği için bi kıllandı falan… Ben bu esnada Muhammed Alinin gençliğinin kopyası olan Alican’a karşı yamulmaktan korka korka spor yapıo musun filan demeye çalışıodum. Aman Allah korusun nazarlardan, o nedir öle yaa? Erkek cinsinin meleği falan heralde, bilemedim ben. Gerçi kendisi çıtır biraz, 89’lu ama çok beğendim çocuğu. 4. gece de onlarlaydık, Alicanın peşine takılıp gittik yanlarına. Onur kendine o gece orda bi manita yapmış, Serdar kılıklı Fatih de öle. Bunlar kızlarla yiyişedururken, biz de Alican Zehra ben öle konuştuk falan. Ha başkentli sapığı da unutmamak lazım, bana bulunduğu dirsek ve çakmak tacizleriyle canımdan bezdirdi yani. Onu hiç anlatmak istemiorum, zaten telefonumu filan aldı, bi an dedim sıçtık bu musallatla napıcaz. Zehra imdadıma yetişti, attığı msj ve çağrıların üstüne, Gargim onun aaaaaaazına sıçtı, hehe (: YAŞASIN GARGİLERİN İNTİKAMI!!! Zaten şenlikler bu konsept üzerindeydi, hepsinden aldık intikamımızı. Bi gören ertesi gece bi daha geldi yanımıza, hepsi merak etmişlerdi, bu 2 Gargi nasıl yalnız takılabiliolardı? Bilmiolardı ki, Gargiler en çok baş başayken eğleniolardı, gerisine aslında gerçekten gerek yoktu. Sadece arada bi mentollü marlboro ya da jarum içmek gibi bişiydi onlar için diğerleri. Valla aslında biçok mevzu daa var, şu an Gargim de yazıo bu seneki şenlikler için bişiler, o da benim eksikliklerimi anlatmıştır, tamamlamıştır belki, her zaman olduğu gibi… Bakalım. Finallerde hepimize kolay gelsin, zira kaçanları çıkarmak için baya bi desteğe ihtiyacımız olcak… Sıçiim,selametle..
Kenan Doğulu konseri gayet sadeydi, biz kendi çapımızda eğlenmeye çalıştık…Geldik yurda zaten erken bi vakitte, pasta kestik… Malın teki gözlerini hayata açmış zamanında aynı gün die (: Hediyelerimi aldım, hepsiyle çok mutlu oldum. Ama kendi doğum günlerimi hem seviorum, hem de sevmiorum. Sevmem, o gün kendimi biraz özel hissetmem… Ha hediye olayına zaten bayılıorum, hediye beklemek, ne olduğunu bilememenin heyecanı zaten çok güzel. Sevmeme sebebim de çevremdeki insanların bana karşı sorumluluk hissetmeleri, o gün mutlu etmek için çabalamaları. Tabi bide beklenen insanlardan doğum günü kutlaması alamamak var, orası da ayrı. Bide bu kadar benim üstümde yoğunlaşmış ilgiyi sevmiorum. Zehra dışındaki insanların gözümün içine bakıp en ufak burukluğumu, üzüntümü sormasını sevmiorum. Yok bişey deyince anlar Zehra, bilir ki canımı sıkan bişi varsa sölerim. Sölemediğim zamanlarda da kendi kafasında benim genel sorunlarımdan birini –hatta en uygununu- ki genellikle kesinlikle odur, buna yorar, insanı yormaz. Hımsıklarım, öperim, sıkarım, cimciklerim. İçimden sevgi fışkırır (:
2.gece Duman konseri vardı, hiç eğlenmedik desem yeridir, hep yeni albümden sölediler, zaten Kaan’ın seyirciyle iletişimi sıfır, çok sağğaaaaalooouuun, çok teşeggürleeer’den ibaret. Neyse biz bu esnada Tamer- Serkan ikilisi tarafından kesildiğimizi fark ettik, tabii daa tanımıoruz onları o an. Bütün gece kıvrandılar, gelemediler hemen, bu da onları diğer insanın yakasına yapışan Abaza ahalisinden farklı kıldı. Konserin sonlarına doğru, aptal bi bahaneyle Tamer (daa yılık bi surata sahip olan) yanımıza geldi, yok efendim arkadaşı gondoldan çok tırsıomuş, bu korkusunu yenmesi gerekiomuş, bizden yardım istedi. Gargiyle ben kısa bi sessizlik sürecinin ardından, konuşulmadan ama ortak verilmiş bi karar olarak e hadi o zaman, binelim dedik. Gondolda sıra beklerken, kapandığını anlamamızla ve Tamer’in her daim, her durumda kullandığı ‘Uyanık olun!’ komutuyla balerine bindik. Ama Gargime sölemiştim zaten, bunlar bizi ayırıp birer yanımıza oturcaklar die, ki en nihayetinde Tamer-Zehra, Serkan- ben olmak üzere çift olup (grup olalıııım grup, ııııı ıııııh!) balerinin etek uçlarına oturduk. Ama Serkan sağolsun, beni senelerce bizi dönmekten bi hal eden Balerin yengemizin etek ucuyla bütünleştirdi. Valla kaburgalarım patlicak sandım bi an ;D Neyse indik, kararsızlık sürecinin ardından, arabalarını bulamayacaklarına karar verdiler, onların arabalarını bulmak için kona göçe arandık durduk, ama sanki onlarla öle dolanırken sanki bikaç yıldır tanışıomuş hissine kapıldım, öle güzel, kanki muhabbeti dönüodu. (yine içimden Ajdar dansıyla başladım, grup olalııım grup die:D ) Ayrılırken telefonlar verildi, ki sonraki gece de aradılar, kızlar tobb’un şenliğine gelin ya da gecelere akalım die, biz diğer grup için bunları sattık (:
3.gece, benim için çarpılma gecesiydi, konser sonrası köprü üstünde şuursuz bitli başla muhabbet ederken Onur- Alican- Fatih ve Gürkan 4lüsü, kaldılar yanımızda, hiç birbirini tanımayan insanlar olarak kısa sessizliklerin ardından muhabbet başladı. Onur beni kafalamaya çalışmış galba, bunu sonradan anladık, Zehra zaten Fatih aptalını Serdar malına benzettiği için bi kıllandı falan… Ben bu esnada Muhammed Alinin gençliğinin kopyası olan Alican’a karşı yamulmaktan korka korka spor yapıo musun filan demeye çalışıodum. Aman Allah korusun nazarlardan, o nedir öle yaa? Erkek cinsinin meleği falan heralde, bilemedim ben. Gerçi kendisi çıtır biraz, 89’lu ama çok beğendim çocuğu. 4. gece de onlarlaydık, Alicanın peşine takılıp gittik yanlarına. Onur kendine o gece orda bi manita yapmış, Serdar kılıklı Fatih de öle. Bunlar kızlarla yiyişedururken, biz de Alican Zehra ben öle konuştuk falan. Ha başkentli sapığı da unutmamak lazım, bana bulunduğu dirsek ve çakmak tacizleriyle canımdan bezdirdi yani. Onu hiç anlatmak istemiorum, zaten telefonumu filan aldı, bi an dedim sıçtık bu musallatla napıcaz. Zehra imdadıma yetişti, attığı msj ve çağrıların üstüne, Gargim onun aaaaaaazına sıçtı, hehe (: YAŞASIN GARGİLERİN İNTİKAMI!!! Zaten şenlikler bu konsept üzerindeydi, hepsinden aldık intikamımızı. Bi gören ertesi gece bi daha geldi yanımıza, hepsi merak etmişlerdi, bu 2 Gargi nasıl yalnız takılabiliolardı? Bilmiolardı ki, Gargiler en çok baş başayken eğleniolardı, gerisine aslında gerçekten gerek yoktu. Sadece arada bi mentollü marlboro ya da jarum içmek gibi bişiydi onlar için diğerleri. Valla aslında biçok mevzu daa var, şu an Gargim de yazıo bu seneki şenlikler için bişiler, o da benim eksikliklerimi anlatmıştır, tamamlamıştır belki, her zaman olduğu gibi… Bakalım. Finallerde hepimize kolay gelsin, zira kaçanları çıkarmak için baya bi desteğe ihtiyacımız olcak… Sıçiim,selametle..
02:41 |
Category: |
0
yorum

Comments (0)