DÖNEMLERİMİZE DAMGASINI VURAN ŞARKILAR!!!

Hello cilder!!! Uzun zamandır beklediğim konuyu buldum sonunda…ŞARKILAR!!! Ama hayatımıza damgasını vuran cinsten olanlardan bahsediorum…Aslında düşünüce o kadar çok şarkı var ki bende yeri olan… Hatta ortak yerler edinmiş şarkılar. Bazılarından bikaç sözü pelesenk etmişiz çooook anlamlar yüklemişiz…Başlıorum şimdi:

-Shin Hye-sung ft. Micheal Learns To Rock- take me to your heart –sevgi kelebeği gibi gezdiğim en son zamanlar
-Govinda- in through time—dilini bile bilmem bu şarkının ama dinleyip dinleyip kendimi bunalıma sokmuş sonra da okulu bırakma kararı almıştım sonra bırakamayınca daha da bunalıma girmiştim...içip içip kusmak gibi bi şey!
-Shinhwa- brand new-korenin en uzun soluklu boyband’i ilk izlediğim ve dinlediğim kore şarkısı..dünyam değişti, erkeklerdeki tercihimi sorgular oldum!!
-Clazziquai-she is- hayatımın dizisi My Lovely Sam-soon’un soundtracki olup üniversite sonucumu öğrenirken tv’de çalan şarkı çok anlamasam da garip bi şekilde hoşuma gider bu şarkı, yeri farklı bi şekilde başkadır bende;)
-Tarkan-kıl oldum- sabi sübyan zamanlarımı hatırlatması bi yana Ulus-Bahçeli hattında boks çıkışı dolmuşta dinleyip klip çekmemiz Çise ile birlikte ve de dolmuştaki adamın normal olarak garip garip bakması…
-pretty woman- bu şarkıyı çok sevmesem de direkt Overall birinci kattayız, havası bile yeter!!
-Ian Carey-rise on—sabah bu şarkıyla güne başlamak en büyük hata olur zira yatana kadar bitmek tükenmek bilmeyen gecelere akma isteği uyanır:D
-Back Street Boys-incomplete-iğrenç öss baharı sınav stresi yetmezmiş gibi “veda gecesi” için kıyafet kavgası vardı bi de!!
-Morandi-love me- love me ama kimi?!!
-George Micheal ft Mutya Buena-this is not real love—çok götoş bi insanla tanıştığım zamandı ama şarkıyı kendisiyle bağdaştırıp heba edemem!!
-Madonna-like a virgin- Çise ile sevdiğim bi şarkı oldu…üniversite ikinin baharında ne var ne yoksa bu şarkıyla aklıma gelir..ha bi de bu şarkıya uygun bi dans geliştirmiştim:D
-Mark Ranson-stop me- Malezya’nın Sabancısı, Vant’la deli dehşet konuştuğumuz ve kendisinden gelecek hediye için postacının yolunu gözlediğim 2007 yazı..
-Mika-take it easy- içimi çoşturur “amaaan salla yaa!” dedirtir.
-Pet Shop Boys-miracle-adanacak bi insan olsa cuk oturur bu şarkı!!
-Rihanna-umbrella- Çise İngilizce şarkıya Türkçe dublaj yapıp ismimin geçtiğini iddia ederek beni pek bi sevindirmişti..
-Teriyaki Boyz-tokyo drift- eğlence anlayışımız şaştı Çise’yle..Tokyo’ya gidip otoparklardaki gece akmalarını yeni hadef olarak belirledik.. Takashi’yi sen al, Han’ı da ben Çise:D:D
-Grits-my life be like- yaz okulunda işe giderken yolda karşılaştığım Tolga’nın telefonu bi de böle çalınca yazın sıcağında arabanın koltuğuna iice yapışıp kalmıştım…ilk ve son görüşümdü kendisini, telefonunu almadığım için tek pişman olduğum insan oldu!!
-Nickelback-someday- someday somehow i’m gonna make it alright but right now!!sıkıntılı zamanlarda verdiğim bi cevap…
-placebo-song to say goodbye-radyodan istek yaptığım ama çalmadıkları şarkı!!!
-Gaelle-give it back-araba-Serdar-Bilkent yolu kafamda canlanır hemen..bi de gece uykum kaçmışken radyoda çalmaya başlayınca uykunun haram olması…
-Nev- sükut-u hayal- Serdar olayının tamamen yanlış olduğuna inanmam” kırılmış gururum hiç aman vermiyor ne söylese haklı işin aslı bende saklı.”
-Brtiney Spears-piece of me- lab şarkısıdır bu!!!misafirlik de olabilir canıııım;)
-Ayumi Hamasaki-real me- kendimi Tokyo’ya atasım gelir…kopuk Harajuku gençliği olmak isterim; abuk subuk giyinmek; sokaklarda takılmak…
-Epik High- fan-Çise’ye yolladığım ilk şarkı Kore camiasından…sevgisinin şiddeti bi hayli fazla bi kızın psikopatlıklarıyla klibi çok da güzel!!
-Lee So-young-solitary- 3 sene boyunca aradım ve de sonunda buldum…çok yalnızmışız aslında!
-Mc Mong-because i’m a man-My Mighty Princess filminin en güzel sahnelerine eşlik ediyor; Çise çaldıkça mutlu oluorum…Gargim şarkıyı sevmiş!!
-Natacha Atlas-Gafsa yani Binjip- ne zaman bu şarkıyı dinlesem bi sorun olduğuna delalet eder Gargim…ortada bi sebep olmasa, saçma sapan içlenesin gelse aç dinle… her defasında da farklı şeyler için üzül, pişmanlık duy!!
-Nilüfer-son arzum- gerçekten o günü bin yıl gibi yaşadım şarkıda da dediği gibiL
-Faudel-eray- Arapça öğrenesim gelir…hatta Faudel’i 10 sene önceki haliyle karşıma alıp habire şarkı söletirim acımam!!
-Calogero-safe sex- Fransızca bilmeyiz ama bu şarkıda fena coşarız… bi sabah okula giderken televizyonda klibini görüp de “noluo lan” olmuştum ..anam millet coşmuş yaaa!!!
-Betül Demir-dokunmak istiyorum- dünyam tersine döndü..mantık insanı çizgimden kaydım..telefon melodisi böle olan bi insana abayı yaktımL
-Nilüfer Örer-mevsim bahar- med cezir gibi çok gidip geldik ama bi sonraki gidişi merakla beklerken de korktuk” bir kez daha dayanamam; kalbim nasır ama taş deil!”
-Serdar Ortaç-heyecan- nerdeyse bütün gecelere akışta duyulan bi şarkı…hüzünlenirken eller havaya yaptırır insana…Mirror,Overall,Murphy’s….
-Fatih Ürek-hadi hadi hadi- bi Brother’s klasiğidir. Her defasında orkestraya istek yaparız ama peçete ile yazıp yollamak hep içimde ukde olarak kalmıştır:D
-Inna-hot- onu bunu bilmem biz yeryüzünde cenneti gördük; Murphy’s’te dans pistinde;D
-Semisonic-secret smile- Çise ile birlikte hayatımız oldu nerdeyse…kimsenin bilmediğini kelimelerle ifade etmeyi bıraktık biz..tek bakış,tek iç çekme yeter oldu!

Daha bi sürü şarkı var ama aklıma gelenler bu kadar…idare edin bu kadarıyla:/ nese hadi bi dahaki sefere görüşürüz…goodbye childer!!!
- Bir çok 90’lar parçası- 2008-2009 öğretim yılı 1. dönem, Gargiyle yurt girişinde, o toplama halimizle, şuursuzca yapılan danslar. (el, kol, bacak koordinasyonunun sıfıra indiği an :D)
- Grup ünlü, Rüya- Aslı gacımız ve aşk acısı.
- Aşkın Nur Yengi, Dokunmak istiyorum- 2007-2008 yılları, mutfak, çay, ders, Serdar.
- Ricky Martin, Livin’ la vida loca—Nida, evimizin gelini- Azma, azıtma günleri.
- Banu Alkan, Bir gün beni arzularsan gel- Mama ve Şelale işbaşında (:
- Mel, Endişe- Bunalım dolu lise günlerim ve Saliha.
- Ege Çubukçu,1 gün- üniversiteye ilk geldiğim sene, yalnızlığım.
- Epik High, Fan- Zehra’nın benimle ilk paylaştığı şarkılardandır heralde, sevdirmişti Korelileri(: Bide klipte çocuk ağlıo, bir damla kızın yüzüne düşüo, kız da ağlıomuş gibi oluo, beni etkiler…
- Fuat, pusat- Boks günleri…
-Lil Wayne, The American Dream, Boks günlerinden arta kalan umutlu hayaller.

- Ege Çubukçu, yaz geldi (remiks)- Direk Gökhanın üstüne oturttuğumuz parça, az kopmadık bu şarkıyla da :) Ayrıca Gökhan hakkında çok senaryolar yazdığımız, mutfakta günışığını gördüğümüz zamanlar, farkında olmadan yapılan secretlar...
- Kenan Doğulu, Gelinim- Tayfunların bize geldiği gece.
- Nilüfer Örer, Şımarık- Tayfun aşkı (:

-Yonca Evcimik, Tatlı Kaçık- Bu şarkıyı da zamanında Tayfunun suratına doğru bağırasım vardı; ''Hadi git havalan da şöyle, hevesini al öyle gel. Ben çıkayım aradan hele bir, gör göreceğini sen de.. Ne bu haller seni, züppe, allahından kork be!'' diye... :)
-Ebru Gündeş, Tanrı Misafiri- Bloğun büyüsü, Tayfunlarla en son buluşulan gece… Mor gömlek, 320 milyarlık ev (:
- Nilüfer Örer, Sana güvenmiyorum- Tayfunların niyetini çaktıktan sonraki ruh halim.
- Gülşen, yurtta aşk cihanda aşk- Alican’a İthaf ettim ;D Çünkü Bam açık hava diskosu olduğunda (hangi gece hatırlamıorum) bu çalıodu, elimi deee kolumu daaaa bağlaaaa hadiiii, bir odaya bir ömürrrr hapset hadiii, becerebilirsen zaptet hadiiii die (:
-Fatih Ürek, Hadi hadi- yılbaşı gecesi + benim için alem şarkısı (meyhane gibi, hatta brothersta da çalmıştı)
-Sadık Karan, Aman- Zehrayla Murphy’sde cenneti yaşadığımız an (:
-Murat Boz, uçurum- Gecelere aktığımız an.
- Murat Dalkılıç, Kasaba- Tayfunlarla Murphy’s…
- Ian Carey, Keep on rising- Direk Overall gecelerimiz yaa…
- Hande Yener, yalanın batsın- Garginin boks hocamıza ithaf ettiği parça… Ben de artık hocaya ithafen, Yalanın batsııın, yalancısın diye sölüorum bu şarkıyı (:
- Tuğba Ekinci, condom- Tayfun ve arabası , ve masaya bomba gibi düşen sözler, şaşkınlık, üzüntü, şok… (ha bide klipteki oğlanlar gitmio gözümün önünden, onların garip dansı ;D )
- Murat Boz, Hatun yıkılır- Tabii ki de Alican!!! :D Açılıp saçılma isteği uyandıran şarkı (:
- Bora Öztoprak, başıma bela mısın kader- İsyan şarkım…
- Binjip, Aslında Zehranın parçası… Benim için, Zehrayı üzen şarkı… Bide filmde çocuğun, kız için kıyafet seçtiği ve kızın karşılaştığı an.
- Lenny Kravitz, Fly away- Biz mutfakta otururken deprem olmuştu, o an çalan şarkıydı. Benim Bismillah komutumla, Zehra da uzununu sölemişti, o an anladık fly away nedir… (:
- Kardeş Türküler, Asfur- Sadık’la geçirdiğimiz güzel günler, onun bize verdiği değer, bizim onu herkesten başka sevmemiz… Bütünüyle Sadık’ın içtenliği.
-Kat Deluna, In the end- Feci bi akma şarkısı ama çalmıolar hiç bi yerde, çok sinir oluoruz…
- Marilyn Manson, Tainted Love- Farklı fanteziler (:
- Total Touch, Somebody else’s lover- Zehrayla geçirdiğim tüm anlar, maceralarımız, saatlerce güldüklerimiz, konuştuklarımız, bugüne kadar olan tüm anılarımız ve bi gün 2’mizin anısı olacak her şey…
-Ayşegül Aldinç, Yanlışsın- Erkek cinsinden kimseyi iplememeyi bana anımsatan şarkı…

-Özgün, Şeytan- Bazı geceler kalbimi evde bırakmamı sölüo bana, kop kop koop dio :)
- Tom Jones, sex bomb- Overall 1. kat…
- Mory Kante, Yeke yeke- Hayyami’ye gittiğimiz olaylı akşam…
- Serdar Ortaç,Gram- Bu sene Gargiyle koptuğumuz tüm geceler, Akış şarkısı yani…
- Inna, Hot- Bu zamanlardaki ruh halim (:
- Madcon, Beggin’- Neettin sen! :D
- Frankie Vali, Beggin’- Ev partisi isteği merakı ;), Adidas’a girip ölümüne alışveriş yapma arzusu...
- Uğur, Bekle- Performanslı ses yaa… Sonunda olmuş o da göbekli, kart bi bar adamı ! :D
- Mert Erken, Alo orda mısın- Isırırım! Aloooo diye nağmeli bi söyleyişi var ki, telefon sapığı olsa telefona doğru üflerim yani :D
- Doğuş, Uyan- Böyle hem Doğuşa sevgi beslediğim ( Klipteki hallerinden dolayı), hem de böle yılan gibi kıvrılıp parendeler atarak, bide yanımda köpek olursa onunla oynaşarak içimden dansetmek fışkıran şarkı. (bide ellerimle ve beden dilimle şarkıyı betimlemek istiorum aynı anda; Doğuş gibi, ki yapıorum da:D)
2009 Hacettepe Bahar Şenlikleri diğer üniversitelere çok fena koydu demek istiorum bunu demeden geçmek istemedim.. O zamaaaaan Helloooo childer!!!

Şimdi işin aslı dördüncü sınıfım bunu bilen bilio bi nevi son şenliklerimdi ama en unutulmaz şenlik oldu benim için Gargimle beraber…neler oldu kimler geldi hala durup durup şaşırıorum yetmio üstüne bi de durup durup gülüorum:D Bütün Ankara Beytepedeydi nerdeyse abazasıyla, liselisiyle, Gazilisiyle, Başkentlisiyle, Ankaralısıyla..Yani nasıl bi kaderdir bütün bu cinslerle karşılaştık ama kimisiyle takıldık da..Haaa yetmedi balerine bindik!!!
İlk gün gelen Kenan Doğulu’da Gargimle beraber pek bi kopamadık işin aslı…böle bi yavan geldi bana şahsen Kenan’ın koparmasını beklerdim…Zaten bu sene kamikaze de getirmemişler bütün sene onu beklemiştim halbuki. Onun yerine gondola bindik tabi ki heyecansızdı…yani çığırmaktan nefesim kesilmeliydi olmadı…Ama ikinci güne bi geldik atraksyonlar da geldi…Duman sahnede şarkı sölemeye millet de ne zaman coşcaz die bekleşirken önümüzde iki arkadaş dikilmekte…Ben onlara White Team diorum kısaca…Bütün gece markajımızda kalmak için uğraştılar allahım..Önce resmimizi çekebilir misiniz,sonra arkadaşlar manzaranızı kapatmıoruzlar falan ama bi türlü tanışmak için cesaret yok adamlarda.. Gerçi biz de Gargiyle beraber “Tanışabilir miyiz?” olaylarından, her gelene moka davranır gibi davranmaktan ilallah demişiz temiz temiz takılmak arzusundayız ama bi rahat bırakmadılar;) En sonunda cesaretini toplayan White Team çok komik bi tanışma şekliyle”Arkadaşlar, arkadaşım gondola binmekten korkuo ben bi türlü ikna edemedim siz yardımcı olur musunuz?” dedi. Gargiler tedbiri elden bırakır mı hiç!! Kod adı Yeşil Soğan Gargi direkt:” Binmek zorunda mı?” die bi iplemedi..Sonra bi gece önceki acı gondol deneyimimizi düşündük sanırım aynı anda; Gargi hatırlıo musun dörtlü koltukta kimse yanımıza oturmamıştı iki kişi kalmıştık ya ölee:D intikam zamanıdır!!! Deyip tamam dedik sonuçta korkmuoruz…Biletlerimizi aldık gondol sırasında öle sap sap bekleşioruz kiiii gondol kapandı…White Team memberi olan Tamer insanı “Şimdi bu insanlar balerine binecek hadi uyanık olun kızlar balerin sırasına gidelim!” dedi bizi yardı. Adam takılmış bi uyanık olmaya…Balerine doğru ilerlerken Gargi bana:” Bak kızım bunlar bizi ayrı ayrı oturtur, görürüsün bak.”dedi ve de sonuna kadar haklı çıktı bunlar ayrı ayrı bizden önce davranıp oturdular…Gargi önde ben arkada bi bakıştık!!! Pastırmayı çok severiz ama kendimiz olunca pek hoş olmadı…Ama komikti yaa!!! Arabalarını bulmak için White Team’e yardım ettik bi türlü hatırlayamıolar birazcık zum olmuşlar ama özellikle de Serkan! Maşallah çeneye vurmuş.. her lafın ardından “Şaka yaptııım!!” Tamer ve Serkan ikilisinin birbirleriyle uğraşmaları Tamer’den Gargiye Serkanı göt etme tüyoları:” Sende ne var de göt olsun!” hakketen de olması. İkinci akşamı çok eğlenceli kıldı yalan diemicem… aklıma sürekli gelip gülüorum:Sadece White Teamle balerine bineriz!!

Üçüncü gün zaten hiçbi atraksyon olmasa da önemli deildi Dolapdere Big Gang ve Bedük gelio insan nasıl eğlenmesin!! Ama atraksyonların artan oranda geleceği bi gece öncesinden belliymiş…Dolapdere geldi coşturdu…daha da coşardık ama arkamızdaki bi grup abazadan tedirgin olduk!! Bedük’ün de canlı performansı süpermiş!! Tabi bu arada baya bi abazayı def ettik başımızdan…Ne istiosunuz anlamadık ki normal normal duran, dans bile etmeyen iki kızın nesi cazip gelir ki ortada başı boş onca kaşar varken…Gargicim herhalde kalite herkes tarafından özlemi çekilen bi şey yaa;) Bizim blokta kalan DJ çocuk da açık hava partisi vericek performansını merak ediorum ama dinleyemedik adam gibi çünkü bütün it kopuk ve de ipsiz sapsız ekibi kalmıştı konser alanında..başımıza daha fazla bela almayalım dedik; çünkü hafif çaplı bi olay da yaşadık; bi gece öncesinden reddedilmeyi hazmedemeyen yaşı kemale ermiş kel bi keş, bi grup arkadaşını üstümüze saldı…Çok şükür onu da atlatmasını bildik… Haa bi de DJ Hasan Moğol(hello childer’a alırım modu valla) çalerken bi çocuk geldi yanımıza tutturdu arkadaşıma söver misiniz die… Allahım gitmek bilmedi ama rahatsızlık vermedi hiç arkadaşları da bu salağın hallerine gülüor… En son giderken telefon numarasını yazdı bi fişe Gargiye verdi:Başkentli Berk.. Gerçi o aralık Gargi Berk’ten çok küçük arkadaşını gözüne kestirmiş:D biz de artık BAM’a bakalım millet ayrı bi kopuo die şenlik alanından ayrıldık Hasan’a yazık oldu, onca Abaza ne anlar senin şarkılarından! BAM’da köprünün üstünde takılıoruz yanımıza bi tane bitli baş geldi zum olmuş kendisi…o kadar kafa bi milyonluğa rağmen kulaktan kulağa konuşmalarımızı duyup lafa girio… İlk başta çok sinir oldum kendisine; ama cüzdanını kaybettiğini söleyince bi üzüldük: ben bunu hak ettim die arada bi gülüo bi efkar yapıo!!! Ama kendisine sanırım teşekkür etmeliyiz kiiii sağlam bi grup insanla tanıştık!!(ilk başta öle tabi)… Bu grup arkadaşlar da köprünün üstünde bitli başın arkadaşı ile konuşuolar namı diğer Şarapçı Fatih’miş... Biz de o sıra gelen geçenle dalga geçmekle meşgulüz…Şarapçı Fatih bitli başı da aldı gitti ama bu dört arkadaş köprünün üstünde kaldı bi gidemediler...İçlerinden birisi de Muhammed Ali’nin gençliği bu da Garginin gözünden kaçar mı;) bizim zoraki bi tanışma faslından sonra yine bu gruba da taşıt bulmak için yardımcı olmaya çalıştık…bu arada arkadaşlardan kısaca bahsetmek istiorum. Bence elebaşları olan Onur Gazi kimyadan, Gürkan Ankara tıp, Alican Hacettepe diş, Fatih Ankara uluslarası ilişkilerden... Yalnız Fatih Fanila’nın aynısı o yavşaklık, efendime söliim o yamuk gülüş aynı yaaa….şenliklerin son gününde buluşulmak üzere onlar kantine biz de yurda döndük…
Son gün Ezginin Günlüğü ve de Feridun Düzağaç…Feridun çok iyiydi!! Şenlik alanına inmişiz Quick China’dan noodlelarımızı almışız, merdivenlere oturmuş yiyoruz kiiii telefon çalmasın mı White Team!!! Aha da şimdi iki grup arasında kaldık sandık ki onlar bizi Tobb’un şenliklerine çağırıolar!! Olmaz dedik…Konser bitti biz yine BAM’a doğru köprünün üstüne konuşlanmak üzere yola çıktık; ama Onurun tayfadan da hiç ses yok…Köprüdeyken tayfayı gördük ama Onur bizi görmezden geldi…Çünkü yanında bi kız konser alanından bulmuş getirmiş, aynı şekilde Fatih de ama saolsun Alican yamuk yapmadı yanımıza geldi sonra onların yanında gittik..orda da adını da bilmediğimiz bi çingan modu da karıkarıkarıya almış bi kişi önce bana sonra da Gargime bi rahat vermedi kızın travması oldu… Nese ki kendisini çok başarılı bi şekilde def ettim Gargimi kurtardım…Alican da çaktırmadan sinir oldu bu çingana “hayırlı işler!” dedim içimden sevindim;) Onurdan hiç beklemezdim böle bi hareketi! Bizim amacımız kankalık takılmaca ama bi önceki akşam adamlara iki işve yüzlerine gülseymişiz demek ki…. Farklıymış kısacası… sonuçta erkeklerle kızlar normal arkadaş olamıor…

Benim ve de eminim ki Gargim için çok süper bi şenlik oldu.. Bomba isimler ve de bu kadar rağbet görmemiz ama bunun karşılığında Gargiliğin intikamını almamız, yeni insanlarla tanışmamız hepsi de çok eğlenceliydi. Atraksyon üstüne atraksyon….şenlikli şenlikler;)
Bu seneki şenlikler (2009) Hacettepeyi sevmem için bi sebep olabilir artık diye düşünüorum. Gelen grup ve şarkıcılar, bence 1 numaraydı, daha iyisi olamazdı. Zaten şenlikler benim için 2 mayıstaki Ceza konseriyle başlamıştı bile (: Sonrasında ilk gece gelen ama sesi gelmeyen Kenan Doğulu, 2. gece (doğum günümde) Duman, 3. gece Bedük kopuşu, Dolapdere göbek atması, 4.gece Ezginin Günlüğü bayıklığı ve Feridun samimiyetiyle şenlikler son buldu. Abazalarla bir koptuk, pir koptuk! Ha benim için şenlik, Ali’yle yeni başlıo gibi, bakalım… (;

Kenan Doğulu konseri gayet sadeydi, biz kendi çapımızda eğlenmeye çalıştık…Geldik yurda zaten erken bi vakitte, pasta kestik… Malın teki gözlerini hayata açmış zamanında aynı gün die (: Hediyelerimi aldım, hepsiyle çok mutlu oldum. Ama kendi doğum günlerimi hem seviorum, hem de sevmiorum. Sevmem, o gün kendimi biraz özel hissetmem… Ha hediye olayına zaten bayılıorum, hediye beklemek, ne olduğunu bilememenin heyecanı zaten çok güzel. Sevmeme sebebim de çevremdeki insanların bana karşı sorumluluk hissetmeleri, o gün mutlu etmek için çabalamaları. Tabi bide beklenen insanlardan doğum günü kutlaması alamamak var, orası da ayrı. Bide bu kadar benim üstümde yoğunlaşmış ilgiyi sevmiorum. Zehra dışındaki insanların gözümün içine bakıp en ufak burukluğumu, üzüntümü sormasını sevmiorum. Yok bişey deyince anlar Zehra, bilir ki canımı sıkan bişi varsa sölerim. Sölemediğim zamanlarda da kendi kafasında benim genel sorunlarımdan birini –hatta en uygununu- ki genellikle kesinlikle odur, buna yorar, insanı yormaz. Hımsıklarım, öperim, sıkarım, cimciklerim. İçimden sevgi fışkırır (:

2.gece Duman konseri vardı, hiç eğlenmedik desem yeridir, hep yeni albümden sölediler, zaten Kaan’ın seyirciyle iletişimi sıfır, çok sağğaaaaalooouuun, çok teşeggürleeer’den ibaret. Neyse biz bu esnada Tamer- Serkan ikilisi tarafından kesildiğimizi fark ettik, tabii daa tanımıoruz onları o an. Bütün gece kıvrandılar, gelemediler hemen, bu da onları diğer insanın yakasına yapışan Abaza ahalisinden farklı kıldı. Konserin sonlarına doğru, aptal bi bahaneyle Tamer (daa yılık bi surata sahip olan) yanımıza geldi, yok efendim arkadaşı gondoldan çok tırsıomuş, bu korkusunu yenmesi gerekiomuş, bizden yardım istedi. Gargiyle ben kısa bi sessizlik sürecinin ardından, konuşulmadan ama ortak verilmiş bi karar olarak e hadi o zaman, binelim dedik. Gondolda sıra beklerken, kapandığını anlamamızla ve Tamer’in her daim, her durumda kullandığı ‘Uyanık olun!’ komutuyla balerine bindik. Ama Gargime sölemiştim zaten, bunlar bizi ayırıp birer yanımıza oturcaklar die, ki en nihayetinde Tamer-Zehra, Serkan- ben olmak üzere çift olup (grup olalıııım grup, ııııı ıııııh!) balerinin etek uçlarına oturduk. Ama Serkan sağolsun, beni senelerce bizi dönmekten bi hal eden Balerin yengemizin etek ucuyla bütünleştirdi. Valla kaburgalarım patlicak sandım bi an ;D Neyse indik, kararsızlık sürecinin ardından, arabalarını bulamayacaklarına karar verdiler, onların arabalarını bulmak için kona göçe arandık durduk, ama sanki onlarla öle dolanırken sanki bikaç yıldır tanışıomuş hissine kapıldım, öle güzel, kanki muhabbeti dönüodu. (yine içimden Ajdar dansıyla başladım, grup olalııım grup die:D ) Ayrılırken telefonlar verildi, ki sonraki gece de aradılar, kızlar tobb’un şenliğine gelin ya da gecelere akalım die, biz diğer grup için bunları sattık (:

3.gece, benim için çarpılma gecesiydi, konser sonrası köprü üstünde şuursuz bitli başla muhabbet ederken Onur- Alican- Fatih ve Gürkan 4lüsü, kaldılar yanımızda, hiç birbirini tanımayan insanlar olarak kısa sessizliklerin ardından muhabbet başladı. Onur beni kafalamaya çalışmış galba, bunu sonradan anladık, Zehra zaten Fatih aptalını Serdar malına benzettiği için bi kıllandı falan… Ben bu esnada Muhammed Alinin gençliğinin kopyası olan Alican’a karşı yamulmaktan korka korka spor yapıo musun filan demeye çalışıodum. Aman Allah korusun nazarlardan, o nedir öle yaa? Erkek cinsinin meleği falan heralde, bilemedim ben. Gerçi kendisi çıtır biraz, 89’lu ama çok beğendim çocuğu. 4. gece de onlarlaydık, Alicanın peşine takılıp gittik yanlarına. Onur kendine o gece orda bi manita yapmış, Serdar kılıklı Fatih de öle. Bunlar kızlarla yiyişedururken, biz de Alican Zehra ben öle konuştuk falan. Ha başkentli sapığı da unutmamak lazım, bana bulunduğu dirsek ve çakmak tacizleriyle canımdan bezdirdi yani. Onu hiç anlatmak istemiorum, zaten telefonumu filan aldı, bi an dedim sıçtık bu musallatla napıcaz. Zehra imdadıma yetişti, attığı msj ve çağrıların üstüne, Gargim onun aaaaaaazına sıçtı, hehe (: YAŞASIN GARGİLERİN İNTİKAMI!!! Zaten şenlikler bu konsept üzerindeydi, hepsinden aldık intikamımızı. Bi gören ertesi gece bi daha geldi yanımıza, hepsi merak etmişlerdi, bu 2 Gargi nasıl yalnız takılabiliolardı? Bilmiolardı ki, Gargiler en çok baş başayken eğleniolardı, gerisine aslında gerçekten gerek yoktu. Sadece arada bi mentollü marlboro ya da jarum içmek gibi bişiydi onlar için diğerleri. Valla aslında biçok mevzu daa var, şu an Gargim de yazıo bu seneki şenlikler için bişiler, o da benim eksikliklerimi anlatmıştır, tamamlamıştır belki, her zaman olduğu gibi… Bakalım. Finallerde hepimize kolay gelsin, zira kaçanları çıkarmak için baya bi desteğe ihtiyacımız olcak… Sıçiim,selametle..



Bu seferki yazıda gerçekten belli bi konu üstünde yorum yapmak istiyorum. Lakin bu ne kadar mümkün yazarken görücem; çünkü bu aralar fazlasıyla başıma vurdu bazı şeyler… Haydi, dalıyorum ortadan…

Ben her buluşmanın, görüşmenin sonunda Tayfunlarla yollarımızı ayırdığımızı düşünürüm ama 10 ay sonra bile olsa hep gerisi gelir, mutlaka bu modern folk üçlüsünden birinin sesi çıkar. Gerçi bu sefer ben o sesi Tayfundan beklemiorum artık, kendimizi onlara gerçekten anlatabildik bu sefer, hal ve tavırlarımızdan mesajı aldılar. Şeklimizi koyduk yani:D Biliyorum, ‘’benden ne ateş olur ne soba!’’ ama neden hala benle uğraşmakta bu arkadaş, -kendi tabiriyle- ‘’Alengirli Gavat’’ (: gerçekten anlamış dilim. Hadi toplu olarak görüşmelerimize yine bi anlam verdim kendimce, oturup günlerce üstüne kafa yorduktan sonra. Fakat haaala Tayfunla benim ikili olan arkadaşlık mı artık her neyse onun nasıl bişi olduğunu çözemedim. Dedi ki, ‘yakınımda olmak istiosan gelin bu gece, al işte sana şans.’ Yahu ‘Sen Allahın Bir Lütfu’ musun dedim, o kendine has şivesiyle ‘’hee tabii ki Allahın bi lütfuyum gızııım’’ dedi… Şimdi bunu başkası söylese, dövmekten beter ederim ama mevzu Tayfunsa eğer mayışık bi halde sadece gülmekle yetiniorum. Belki benim de cilvem bu:D

Neyse, geçtiğimiz Cuma Allaha emanet Ümitköy yolunu tuttuk Gargimle. Taksici amca zaten alemdi, burnunun dibini görmüodu… Gereken yerde inemedik, bi başımıza iki savunmasız genç kız, çıt çıkmayan abuk bi sosyete mahallesinde kaldık. Ortalıkta kimse yoktu, amcaoğlunun dediği gibi ‘ıssız sokaklarda çınlıodu sesimiz’… Sonra Anıl geldi, aldı bizi. Hani denize düştük, yılana sarıldık (: Sonra bizi bekleyense, Tayfun ve alengirli gavat moru olan göleğiymiş; ah bilemedik ki travmamız olacağını ! Hoş,etkileyici, tüyler ürpertici bi andı. Gargim bi an geri adım attı, kal geldi. Benim dürtmemle kendine gelen Gargi, eldeki bardağın da etkisiyle, kafasında Nuri Alço senaryolarına başladı. Yine ortamda bi gerginlik hakimdi ki, ben de Tayfunu bikaç kez farkında olmadan bozarak kendisinin gömleğinin düğmelerini göbeğine kadar açmasına sebep oldum hehe:D Ayrıca kendisi bana hala ısrarla Cise (nokta yok yani Cde) hitap ediodu, bide orda bozdum(: Ben sana Tahsin desem olur mu mesela dedim… O sırada Zehradan burun çekmeleri ve boğaz temizleme sesleri arasında bi uyarı geldi; Çise bozup durma şunu dedi (: Sonra bunu bi kız aradı, Tayfun kıza sövdü de sövdü, hoparlörü de açtı. Vayyy anasını dedik. Arada bi Selami Şahin şarkısı geçti, yürekleri dağladı yine:) Anıl bu sefer çabalayan taraftı, Tayfun modulaştıkça onun çenesi açıldı. Sonra yine telefon, arayan Gukhan:D Kaza yapmış, bunları çağırıyodu, kendisi de bu bizim gavatlar gibi sarhoştu. Apar topar kalktık,Tayfun üstüne beyaz ceketini ve sivri burun ayakkabılarını çektikten sonra, 2 gargi, bi Alengirli Gavat, bi de bide Imıl Gavat olmak üzere 4 kişi o ıssız sokaktan ayrıldık, bizi taksi durağına kadar bıraktılar, hoş bi ayrılmaydı… Saat 1 civarıydı, Tayfunla geçen her saniye gibi unutulmazdı, aklıma kazındı… Günler, gecelerce de bizim orta masa konumuz olcak anılardandı…

Murphy’s… İlk gittiğimde Tayfun karşıladı bizi kapıda. Onun üstüne kaç kere oraya gittiysek de, ben içerde Tayfunun olmayacağını bile bile hep aynı heyecanı yaşadım, yaşarım. O gece başka bi açıdan daha da bizim için unutulmazlar arasındaydı; Zehrayla dünyada cenneti yaşadık diim, burdan ne anlaşılırsa artık o işte:) Mekan artık bizim mekan oldu böylece. Tayfunun ayna karşısı dansı, 2 parmağa kadar uzattığı saçları, binboğa, siyah kazağı ve benimle etmeye çalıştığı muhabbeti, amcaoğlunun Zehrayı görünce yamulması, insanı erkek cinsinden soğutan kopuk dansı, esrarengiz verdigül sevgilisi, bizim bunlarla takılmayarak attığımız gol… Her gittiğimde, sanki aynanın orda, sağdaki en köşe masada olanları uzaktan izliorum. Ya da dans pistindeysem eğer, sanki Tayfun yine o masada, bakınca görcekmişim gibi bi izlenime kapılıyorum… En dıptıs şarkılarda efkarım başıma vuruo. Ah be Tayfun, gel takılalım işte… Ne bu inat, ne bu gergin hallerimiz, ne bu karşılıklı kan davasına dönen buluşma olayları. Bi gol siz, sonra bi gol biz… Hep böyle mi sürcek… Bak zaten 5 ay sonra vatani görev seni beklio… En azından asker uğurlamasına çağır be. ‘Adam olup gelsen, yine beni sarsan, şımarık…’ Özlerim, hemen geçsin günler...